Sayfalar

2 Nisan 2014 Çarşamba

Arapça'nın Temel Kâideleri (Dördüncü Ders: İsimlerde Erkeklik ve Dişilik)

DÖRDÜNCÜ DERS:

İSİMLERDE ERKEKLİK VE DİŞİLİK:




İsimler, müzekker (erkek) ve müennes (dişi) olmak üzere ikiye ayrılır:


1) Müzekker İsim: Canlı varlıkların erkeklerine veya gramer bakımından müzekker (erkek) kabul edilen yani kendisinde dişilik alâmeti bulunmayan cansız varlıklara verilen isimdir.


Örnekler:
خاَلٌ : Dayı, دِيكٌ : Horoz, كِتاَبٌ : Kitap, دَرْسٌ : Ders, مِصْباَحٌ : Lamba, شَعْرٌ : Saç


2) Müennes İsim: Canlı varlıkların dişilerine veya gramer bakımından dişi kabul edilen (kendisinde dişilik alâmeti bulunan) cansız varlıklara verilen isimdir.


Örnekler:


ٌ خاَلَة : Teyze, ٌ دَجاَجَة : Tavuk, ٌ أمّ : Anne, بِنْتٌ : Kız evlat, ٌ حَدِيقة : Bahçe, سَياَّرَة : Araba



MÜENNES İSİMLERİN KISIMLARI:


1) Canlı varlıkların doğal olarak dişilerine verilen isimler:


Örnekler:
ٌ أمّ : Anne, ٌ بِنْت : Kız evlat, ٌ أخْت : Kız kardeş


2) Sonlarına yuvarlak te (tâ-i merbûta) bitişen isimler:


Örnekler:


ٌ عَمَّة : Hala, ٌ مَدْرَسَة : Okul, ٌ مُعَلِّمَة : Kadın öğretmen, ٌ ناَفِذَة : Pencere


3) Sonlarına elif-i memdûde (اء) bitişen isimler: Elif-i memdûde, uzun okunan elif demektir.


Örnekler:
بَيْضَاءُ : Beyaz, سَوْدَاءُ : Siyah, سَمْرَاءُ : Esmer, شَقْرَاءُ : Kumral, صَفْرَاءُ : Sarışın, صَحْرَاءُ : Çöl


4) Sonlarına elif-i maksûre yani kısa okunan elif (ى) bitişen isimler:


Örnekler:
سَلْمَى : Selma, لَيْلَى : Leyla, بُشْرَى : Müjde, Büşra, كُبْرَى : En büyük, Kübra, صُغْرَى : En küçük


Üçüncü ve dördüncü maddelerde verdiğimiz örneklerde yer alan elif-i memdûde ve elif-i maksûre olan harfler, kelimenin aslından olmayıp, söz konusu kelimelerin dişiliğine delâlet etmesi için, kelime köklerine sonradan ilave edilmiş zâid (fazlalık) harflerdir. Şu noktaya dikkat etmek gerekir. Bu zâid harfler, söz konusu müennes kelimelerden atıldığında geriye kelimenin kökünü teşkil eden asıl harfler kalmaktadır.


Bu açıklamadan hareketle, sonlarında elif-i memdûde ve elif-i maksûre bulunan her kelimenin müennes (dişi) kelime olmayacağı ortaya çıkmaktadır. Mesela: دُعَاءٌ (dua) ve فَتًى (genç) kelimelerinin sonunda da elif-i memdûde ve elif-i maksûre vardır ama bu tür kelimeler müennes değildir. Çünkü bu iki kelimenin sonunda yer alan harfler, kelimenin aslındandır. Bir kelimenin sonunda elif-i memdûde ve elif-i maksûre bulunduğunda, bu kelimenin müennes mi yoksa müzekker mi olduğunu nasıl anlayacağız? Bunu anlamak için, kelime sonundaki harfleri atıldığında geriye iki harf kalıyorsa; o kelime müzekkerdir, kelimenin aslı kalıyorsa müennestir.


مُسْتَشْفَى (hastane), مُصْطَفىَ (Mustafa) kelimelerinin sonundaki elif-i maksûre harfleri de müenneslik alâmeti değildir. Çünkü bu kelimelerin kökleri; شَفَى (tedavi etti, iyileştirdi), صَفاَ (temiz oldu, saf oldu) fiilleridir. Eğer son harfleri atarsak, kelimenin asıl kökü iki harfe düşmektedir. Bu nedenle bu kelimelerde elif-i maksûre bulunmasına rağmen; bunlar müennes kelime olmazlar; zira kelime sonlarındaki (ى) harfi kelimesnin aslındandır.


5) Semâî Müennesler: Yukarıdaki müenneslik alâmetlerinden birisini taşımadığı halde, müennes kabul edilen kelimeler de vardır.


Semâî Müennes: Belli bir kâideye dayanmayan, Araplardan işitildiği gibi müennes kabul edilen kelimelerdir.


İşitmeye dayalı dişil kelimelere örnekler:


شَمْسٌ : Güneş, نَفْسٌ : Nefis, أرْضٌ : Yer, arazi, حَرْبٌ : Harp, savaş, رِيْحٌ : Rüzgar, نَارٌ : Ateş, بِئْرٌ : Kuyu


Bu kelimelerin, görünüşte müzekker kelimelerden farkı yoktur ve kendilerinde müenneslik alâmeti de yoktur; ama bunlar semâî müennes kelimelerdir. Semâî (işitmeye dayalı) müennesleri, müzekker kelimelerle karıştırmamak için, bu konuyu bilmek gerekir. Bu bilgiye, ya sözlükten, ya da hocaya sorarak ulaşabiliriz. Zamanla bu bilgi, tecrübe ve sık tekrarlarla kökleşmektedir.


Bu tür dişi kelimelere devam edelim..


6) Vücuttaki çift olan organlar da müennes sayılmaktadır:


Örnekler:


رِجْلٌ ، قَدَمٌ : Ayak, يَدٌ : El, عَيْنٌ : Göz, أذُنٌ : Kulak


7) Kabile, köy, şehir, devlet isimleri de müennes (dişi) sayılmaktadır:


Örnekler:


قُرَيْشٌ : Kureyş, ُ مَكَّة : Mekke, ُ أنقرة : Ankara, مِصْرٌ : Mısır, تُرْكِيَا : Türkiye


Hatırlatma:
  • Yukarıdaki yedi maddede sayılan kurallara uymayan kelimeler, müzekker (eril) kabul edilir.
  • Ayrıca kural gereği; Arapça'da bütün cansız isimlerin çoğulları, müennes ve müfred (tekil) kabul edilir. Mesela: شَجَرٌ (ağaç) cansız bir varlıktır, çoğulu ise; أشْجَارٌ 'dur. Tüm cansız çoğullar gibi, bu örnekteki أشْجَارٌ kelimesi, müfred ve müennes hükmündedir. Bu konuyu daha iyi anlamak için bir örnek yapalım: "Ağaçlar meyvelidir" cümlesini Arapçaya çevirelim ve "ağaçlar"ı da zamirle ifade edelim. ٌ هِىَ مُثْمِرَة Görüldüğü gibi, ağaçlar kelimesini müfred (tekil) ve müennes (dişi) zamiriyle ifade ettik. İsim cümlelerinde mübteda ve haber arasında cinsiyet, aded uyumu gereği; ٌ مُثْمِرَة "meyvelidir" kelimesi de müfred ve müennes gelmiştir. Bu konu, ileride daha iyi anlaşılacaktır..
  • Bazı müzekker isimler kurala aykırıdır. ُ حَمْزَة (Hamza), ُ طَلْحَة (Talha) gibi. Bu kelimelerin yazılışında yer alan yuvarlak te'ler müenneslik alâmeti değildir.
  • Mübalağa ifade eden ٌ فَعَّالة veznindeki kelimelerdeki tâ-i merbûta da müenneslik (dişilik) için değildir. ٌ عَلاَّمَة (çok bilgili, çok alim), رَحَّالَة (çok gezmiş) gibi..
Yusuf Semmak

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder