Sayfalar

23 Nisan 2014 Çarşamba

ingilizce çeviri püf noktaları

1. Çeviriye yeni başlıyor iseniz, kendinize ne kadar güvenirseniz güvenin, indiren sayısı fazla olmayacak, kıyı-köşede kalmış bir filmin çevirisiyle başlayın. Bu, sizin olası hatalarınızda gelecek tepkileri asgariye, hatta sıfıra indirebileceği gibi, kendinizi test etme bakımından da iyi bir deneyim olur.
2. Kendinize çok güvenmiyor, ancak sahip olduğunuz birikimi de bir şekilde paylaşmak istiyorsanız, öncelikle çok uzun cümlelerden oluşmayan, diyalog sayısı az (örneğin 400-600 arası) bir filmle çeviriye başlayın.
3. Çeviri yapacağınız filmi seçtiniz, mutlaka önce ingilizce altyazı ile izleyin. "İzlesem de anlayamam" demeyin, öyle de olsa size genel olarak fikir verecektir.
4. Çeviriyi metin üzerinden değil, SW gibi bir program aracılığıyla ve izleyerek çevirin.
5. En ufak tereddüt geçirdiğiniz, tam emin olamadığınız diyalogları atlayın, emin olduğunuz diyalogları çevirin.
6. Tereddüt geçirdiğiniz diyalogları ikinci bir tur yaparak elden geçirin. Sahnenin öncesini, sonrasını iyice izleyin ve ne anlatılmaya çalışıldığını çözmeye çalışın. Bu turda temizlik yaptıktan sonra kalan ve çözemeyeceğinize kanaat getirdiğiniz diyaloglar için forumda yardım isteyin.
7. Eksik diyalogları da yardım alarak tamamladıktan sonra metni elden geçirin, gözünüzden kaçmış yazım hataları, imla yanlışları vesair düzeltin.
8. Filmi bir kez daha bu altyazı ile izleyin. Hatalarınızı bir kağıda not edip sonradan düzeltebileceğiniz gibi, durdurarak, ileri-geri alarak anında da düzeltebilirsiniz.
9. Bütün bunlara rağmen, çevirinizin en olgun haliyle sitede yer almasını istiyorsanız, bir usta çevirmenden çevirinizin nihai halini kontrol etmesini rica edin. Çevirmen masklı arkadaşlarımız kaf dağının tepesinde yaşayan insanlar değildirler. Vakti müsait olan bir tanesi, size mutlaka yardım edecektir.
10. Çevirinizi siteye yüklediğinizde, insanlardan teşekkür değil, mail veya ÖM atarak hatalarınızı göstermelerini isteyin.
11. Aradan 10-15 gün geçtikten sonra filmi bir kez daha izleyin, eminim siz de hatalar yakalayacaksınız. Çevirinizi güncelleyin ve siteye tekrar yükleyin.
12. "Oldum" demeyin, "olmaya devam ediyorum" deyin. Kendinizi yeterli görmeye başladığınız anda ilerlemez, bilakis geriye gidersiniz...
ÇEVİRİRKEN DİKKAT EDİLECEK NOKTALAR:
1. Çevirdiğiniz cümlenin anlamını doğru vermelisiniz. Bu sebeple kendinizi çeviriye odaklamalı, en basit cümlede bile dikkatli olmalısınız. Marangozun 3 kere ölçüp 1 kere biçmesi misali, çevirdiğiniz cümlenin aslına ve Türkçe karşılığına birkaç kez bakıp emin olun. Anlamını tam çözemediğiniz durumlarda mutlaka yardım isteyin.
2. Bir çeviriyi güzel kılan en önemli unsur, anlamı doğru aktarmak ve "doğru anlamı" en güzel şekilde "Türkçe" olarak ifade edebilmektir. Olayı basitleştirecek olursak, "I am going to school" cümlesini "Ben okula gitmek" diye çevirdiğinizde izleyiciler bu çeviri ile filmi izlerken ne demek istendiğini anlayacak, ancak düzgün ifade edilmemiş olmasından dolayı filmle olan bağları kopacak veya zedelenecektir. O yüzden cümleyi, Türkçe'deki en düzgün karşılığı olan "Okula gidiyorum" şeklinde yazmalısınız.
3. Çeviride kaynak dildeki kelime sayısı ile Türkçe kelime sayısı birbirini tutmak zorunda değildir. Önemli olan, kaynak dilde kurulu olan cümlenin Türkçe karşılığıdır. Örneğin "I feel good" kelimesini "İyi hissediyorum" diye çevirdiğinizde anlatım bozukluğu ortaya çıkar. Çünkü biz Türkler "İyi hissediyorum" değil, "Kendimi iyi hissediyorum" deriz. Orjinal dilde "myself" kelimesi olmasa da, çeviride bu kelime kullanılmalıdır.
4. Özellikle İngilizce dili, "istisna"ları ve "öbek kullanımları" çok olan bir dildir. Bu sebeple, anlamını bildiğiniz iki kelimeyi yanyana gördüğünüzde, biraz da mantıklı bir cümle ortaya çıkıyor diye hemen aldanmayın. Örneğin "help yourself" diye bir cümle gördüğünüzde "help=yardım, yourself=kendin; demek ki 'kendine yardım et' demek bu cümle" şeklinde bir yanılgıya düşmeyin. "Help yourself"in karşılığı "buyrun alın, biraz alın"dır. "No way" şeklindeki bir cümle "Yol yok" demek değildir, "asla, katiyen, imkânsız, hayatta olmaz" gibisinden anlamlara gelmektedir. "Kick ass" "kıç tekmelemek" değil, "gününü göstermek, dersini vermek, haddini bildirmek" anlamlarına gelir.
5. Birkaç ayrı satıra bölünmüş diyaloglar, sıkça sorunlu olarak çevrilmektedir. İngilizce'nin cümle yapısı ile Türkçe'nin cümle yapısı birbirinden farklıdır. Bu sebeple, birkaç ayrı satıra dağılmış cümleleri tek bir cümle imiş gibi çevirip, sonra satır sayısına bölmeniz gerekmektedir. Örnek verecek olursak;
I am...
...going...
...to school.
şeklindeki bir cümleyi;
Ben...
...gidiyorum...
...okula.
şeklinde çevirmemelisiniz. Doğrusu:
Ben...
...okula...
...gidiyorum.
şeklinde olmalıdır.
6. Özellikle İngilizce'de 1'den fazla adet sözkonusu olduğunda nesnelerin sonuna gelen "s" takısı çeviride de bizleri yanıltmakta. Bu sebeple, adet, sayı belirtirken rakamla birlikte çoğul eki kullanılmamalıdır. "Birçok insanlar geldi" "Pekçok çiçekler vardı" şeklinde değil, "Birçok insan geldi" "Pekçok çiçek vardı" şeklinde ifadeler kullanmalısınız.
7. "Oh, Opps, uh, mmm" gibi ağız ifadelerini asla kullanmayın, "you mean, I mean, you know" gibisinden çoğu zaman "doldur-boşalt" olarak kullanılmış yapıları es geçin.
8. "Çevirmenin ustası bildiği, acemisi bilmediği kelime için sözlüğe bakar" diye bir deyim vardır. "Sözlük çevirisi yapın" demiyorum ama mutlaka sağlam bir sözlük kullanmalısınız. Çevirdiğiniz filmde fazlasıyla "slang" yani "sokak ağızı/deyimleri" kullanılıyorsa urbandictionary.com gibi sitelerden yardım alabilirsiniz.
9. Çeviriniz anlam bakımından ne kadar doğruyu yansıtırsa yansıtsın, çok fazla yazım hatası, imla kuralı ihlali yapmışsanız izleyici, "çeviri bakımından düzgün" bu altyazıyla film izlemeye kalkıştığında izlediğinden birşey anlamayacak, altyazının "kötü bir çeviri" olduğu zannına kapılacaktır. Bu sebeple, çevirinizde yazım hatası mümkünse hiç, en azından tahammül edilebilir düzeyde olmalıdır. "de/da" bağlacı, "ki/-ki" bağlacı, soru eklerinin yazımı gibi konularda hata yapmamanız gerekmektedir. Şimdi, düzgün bir çevirinin yazım hataları, imla yanlışlarıyla ne hale geleceğini görelim:
Orijinal:

Ayakkabı boyamız bitmiş.
Öyle mi?|Bugün alırım.
Bu ayakkabılar iyice eskidi.
Asla yeni gibi durmazlar.
Ama iyi durumdalar.
Ama yırtıklar var.
Giyilebilir durumdalar.
Bir şey unutmadın mı?
Alacağın bir şey kalmadı mı?
Abaküsüm!
Bir çemberin alanı|nasıl hesaplanır?
Yazım hataları ve bozuk imla ile büründüğü hâl:
Ayakabı boyamız bit miş.
Öylemi|Bugün alirım.
Bu ayakabılr iyicçe eskıdi.
Azla yeni gi bi durmazlar.
Ama iyi durum da lar.
Ama yırtıklar var.
Giyile bilir durumdalar.
Bişi unutmadınmı?
Alacağın bişi kalmadımı?
Abaküsüm!
Bir çamberin alanı|nası hesaplanır?[/guote]
İlgili başlıkta ustalardan gelen bir kaç öneri ve örnek daha;

doctor_jivago:
Ben de naçizane bir iki tavsiyede bulunayım;
bilhassa causative cümlelere dikkat çekmek istiyorum, zira kulağı en çok tırmalayan cümleler, bunların çevrilmesi sırasında oluyor.
Örn: How can I make you love me?
Burada net bir şekilde "beni sevmeni nasıl sağlayabilirim?" diye soruluyor. Bu çeviri yanlış değil, ama -örneğin- "kendimi sana nasıl sevdirebilirim?" dersek, kulağa daha hoş gelir.
Daha temel konuşacak olursak; çevirdiğiniz cümleye önce bir bakın ve kendinize şunu sorun, "ben günlük hayatta böyle cümle kurar mıyım?". Cevabınız evetse o cümleyi doğru çevirmişsiniz demektir. Bu bağlamda, yukarıda örneğini verdiğim cümleyi tekrar ele alacak olursak, ben günlük hayatta "beni sevmeni nasıl sağlayabilirim?" diye bir cümle kurmam.
Bir diğer husus da, kaynak dildeki bütün kelimeleri, çevirirken kullanmak zorunda değiliz. Bir örnekle açıklayayım;
"We want to buy Mom a present for her birthday"
burada,
"Biz annemize onun doğum günü için bir hediye almak istiyoruz" dersek,
acemiliğimizi ortaya çıkarmış oluruz Şöylesi;
"Annemize doğum gününde bir hediye almak istiyoruz"
daha doğru olacaktır.

İngilizce cümle kurmanın püf noktaları

1
(ben) gördüm . cümlesinde 2 temel öğe vardır.özne - fiil.
ingilizcede
I saw. özne-fiil
2
( ben ) seni gördüm. özne - nesne - fiil
I saw you. özne - fiil - nesne
3
( ben ) seni bahçede gördüm.
özne - fiil - nesne - yer belirten kelime ( dolaylı tümleç )
I saw you in the garden.
özne - fiil - nesne - yer belirten kelime ( dolaylı tümleç )
4
( ben ) seni dün bahçede gördüm.
özne - nesne - zaman belirten kelime ( zarf tümleci ) - yer belirten kelime ( dolaylı tümleç )
I saw you in the garden yesterday.
özne - fiil - nesne - yer belirten kelime ( dolaylı tümleç ) - zaman belirten kelime ( zarf tümleci )
yani kısaca kelimelerinizi şu sıralamaya göre koymalısınız:
özne - fiil - nesne - yer belirten kelime ( dolaylı tümleç ) - zaman belirten kelime ( zarf tümleci )
subject - verb - object - place - time)
tabiki öznenin , nesnenin ve diğerlerinin hangi kelimeler olduğunu bilmelisiniz.5 dakikalık dilbilgisi konusu çalışmak yeterli olacaktır.
zamanları yani öğrendiğiniz tense kısmını fiile uygulamalısınız.fiil herzaman özneden sonra gelir.
bu bahsettiğim sıralama temel basit cümlelerdedir.eğer karışık bir cümle kullanacaksanız bazı küçük değişiklikler olacaktır.
korkmayın çok karışık cümleler günlük hayatta günlük şeylerden bahsederken çok nadir kullanılır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder