Sayfalar

3 Nisan 2014 Perşembe

YDS SINAVINDA

Yabancı Dil Sınavına ile ilgili bazı gerçeklere parmak basmak ve öğrencilere bilgi vermek ve bu alanda emek veren öğretmenlerle de bazı tespitlerimi paylaşmak ve bu konuda bir tartışmanın başlatılacağı bir platform oluşturmak istiyorum. Bu yazıda odaklanılacak konu Yabancı Dil Sınavında (YDS) genel bir başarısızlığın olduğu değil, başarısız olanların tipik özellikleri ve bu konuda ne yapılacağıdır. Amaç uygun kişilerin, uygun yöntemlerle, uygun grupları çalıştırarak başarıya ulaşmalarını sağlamaktır. Bu konuda aşağıdaki sorunları tartışmaya açıyorum.

I. Üniversite sınavı için YDS alanını uygun öğrenciler seçmeli.

Pek çok öğrenci İngilizce’yi sevdiği yada bu alanda başarılı olduğu için değil sayısal ve eşit ağırlıktan korktuğu için son çare olarak dil alanını seçiyor. Yağmurdan kaçarken doluya yakalanıyor; çünkü, İngilizce öğretmenliği bölümlerinin kontenjanlarının büyük bölümünü olağanüstü ek puan alan Öğretmen Lisesi öğrencileri kapatıyor. Böylece, diğer okullardan dil alanlarını seçenler sınavı kazanmak için ÖSS’nin ilk bölümünde kayda değer başarı sağlamak, ortaöğretim başarı puanı yüksek olmak gibi şartları yerine getirdikten sonra İngilizce sınavından da 90 üzerinde net yapmaları gerekiyor. Puanlar gittikçe Tıp Fakültesi puanlarına yaklaşıyor. Uygunsuz öğrenciler yıllarca kendilerini yıpratıyor. Türkçe-Sosyal, Eşit Ağırlık veya Sayısal alandan kaçıp dil alanına yönelenler başlarına gelecekleri bilmiyor. Bu konuda okul rehber öğretmenlerine çok iş düşüyor. Sınava dilden girip başarılı olmak için bu öğrenciler, Türkçe karmaşık cümle yapılarının İngilizce’deki görünüşünü kavramak, karmaşık sözcük dizimlerini anlayabilmek ve en önemlisi dili cümle üstü seviyede anlayıp zihinde tutarak seçenekleri değerlendirecek bir zihinsel kapasiteye (mental capacity) sahip olması gerekir. İngiliz gramerine, sınavdaki bağlam çeşitliğini anlayabilecek bir sözvarlığına (en az 15,000 sözcük), İngilizlerin dünyayı nasıl kavramsallaştırdığı bilgisine, hangi sözcüklerin bir arada kullanılabileceği (collocation) bilgisine ve dil dünyayı anlatmak için bir vasıta olduğuna göre dünya bilgisine (extra-lingusitic information) hakim olması gerekecektir. Bunları düşündükçe özellikle hazırlık sınıfı okumadan dil bölümünü seçen ve genelde boş yere uğraşan öğrencilere acıyoruz.


II. Sınava hazırlamandaki yöntemsizlik ve ya yöntem bozukluğu.

Çoğu öğrenci dil hakkında bilgileri sürekli depoluyor ve bu bilgilerle beynini yoruyor ama anlamlı şekilde kullanmadığı için bilgiler boşa gidiyor. Yani, çeşitli yemekleri yapmak için hangi malzemeler gerektiğini biliyor ve o malzemeleri sağlıyor ama o yemekleri hiç yapmıyor. Bu nasıl mantık? Dil öğrenirken, karşılaştığınız sözcük ve kalıpları kullanarak pekiştirmelisiniz. Tüm dili ezberleyemezsiniz. Dili bir bütün olarak pekiştirip geliştirmek için :

a) Okuduğunuz malzemedeki sözcükleri, İngilizce’den İngilizce’ye sözlükten telaffuzu ve tüm belirgin anlamlarıyla kaydedin. Okuduğunuz malzemedeki örnek cümle ve sözlükteki örnek cümleleri kaydedin.
b) Bir sayfa sözcükle dolunca okumayı bırakın ve o sayfadaki sözcükleri defalarca (bazen 30 kez) yazın ve okuyun.
c) Tüm sözcükleri anlamı ve kullanımıyla öğrendikten sonra, aynı sayfanın arakasına bu sözcüklerin tümünü kullanmaya çalışarak bir kompozisyon yazın. Metin türetme hem tüm dilbilgisi gücünüzü hem de sözcük gücünüzü cümle üstü seviyede (discourse level) pekiştirmenizi ve öğrendiklerinizin kalıcı olmasını sağlar.
d) Bu şekilde biriktirdiğiniz kompozisyonları ara sıra okuyun ve anlamadığınız sözcük varsa sayfayı çevirip bakınız.

Ben İngilizce’mi böyle geliştirdim ve bu bana hem mastır sınavında makale türü cevap yazarken hem de mastır yapma aşamasında Paper yazarken çok faydalı oldu.

Öğrencinin yaptığı en büyük hatalardan birisi bilinçsiz şekilde test çözmek. Unutmayın test çözmek sadece algılama becerisini (receptive skills) geliştirir. Oysa size asıl lazım olacak üretken becerilerdir (Productive skills). Bu dengesizlik yüzünden öğrenci çözdüğü testteki İngilizce kalitesinde ne sözlü nede yazılı olarak cümle üretebiliyor. Daha Lise ikinci sınıfta dil derslerinde öğrencilerin önüne test bırakıp olayı geçiştirenleri kınıyorum. Anlamlı şekilde öğretin, yazdırın, konuşturun. Öğrenciyi buna zorlayın. 80 net civarında gezen öğrenci her yer ismi gördüğünde neden hemen “where” ilgi zamirini kullanıyor. Bu ne mantıksız durum. Cümlede kimin eli kimin cebinde haberi yok.

III. Ek puan adaletsizliği.

Öğretmen Lisesi öğrencisi olmayan bir öğrencinin bir bölüme girmesi için yapması gereken net 95 iken aşırı ölçüde ek puanlı bir Öğretmen Lisesi öğrencisi 85 net ile aynı bölümü kazanıyor. Bu 10 netlik aralıkta belki 7000 kelimelik bilgi farkı var. Bu farkla üniversiteye giden bu iki öğrenciden Öğretmen Lisesi mezunu daha başarısız oluyor. Bu adaletsizlik yüzünden öğrenciler çırpınıyor ve başarısız oluyor.

IV. Uygunsuz öğretmenler, dershaneler ve kurslara kanma.

Bir kursa kayıt olmadan önce bu alanda faaliyet gösteren tüm özel kurumları dolaşmak, programları hakkında bilgi almak gerekir. Gerçekçi olmayan, rehberlikçisinden tutun sekreterine kadar, öğretmeninden tutun dershanenin nezihliğine kadar bakın. Piyasada kendini yetkin olarak yutturmaya çalışan çok sayıda yalancı var. Okul okul gezen, bol keseden atan şarlatanlar almış yürümüş. Okulundaki kendi öğrencilerine kancayı takarak, kimini sürekli rahatsız ederek kiminin ailesini kandırarak çalıştığı dershaneye sürükleyenler var. Gökteki yıldızları vaat edenler var. İşportacı edasıyla okullara gidip “ben altı ayda 100 net yaptırmayı garanti ediyorum” diyecek kadar palavra atanları gördüm. Sevgili öğrenciler ve veliler, lafa bakmayın şunlara bakın :

a) Kursa yada dershane İngilizce öğretmeninin KPDS (Kamu Personeli Yabancı Dil Tespit Sınavı) puanını sorunuz. 90 dan aşağı olmamasına dikkat edin.
b) Alanında Yüksek Lisans (mastır) yapıp yapmadığına bakın.
c) YDS konusunda yayınlanmış eseri olup olmadığını sorun.
d) Kullandığı kitap ve dergiler uygun mu?
e) Daha önceki yıllardaki sınavı kazandırma yüzdesine bakın. (Öğrencilerin çoğu Öğretmen Lisesi öğrencileri ise buna da inanmayın; onlar zaten kazanıyorlar). Başarı yüzdesi iyi ise bu öğretmende yukarıdaki özellikler olmasa da olur.

4-5 yıl kadar önce bir İngilizce öğretmeninden 1 yıl boyunca ders alan iki öğrenciye ne yaptıklarını sordum. Üçüncü, dördüncü seviye hikaye kitapları okumuşlar ve bir de bol bol sütlaç yemişler. Böyle bir yöntem herhalde hiç kimse duymamıştır.

V. Uygunsuz malzemeler.

Piyasadaki en uygun malzemenin ELS dergisi olduğunu unutmayın. Son yıllarda bu haklı pastadan haksız yere pay kapmak isteyen pek çok test kitabı ve dergi yayınlandı ve böylece de büyük bir kaynak kirliği oluştu. Ağır anlaşılmaz parçaları soru yapanlar, noktalamaya dikkat etmeyen ve bu yüzden öğrenciyi yanlış seçeneğe gönderen sorularla dolu yayınlar. Soru malzemesi bulamayınca YDS ile hiç ilgisi olamayan parçaları soru yapanlar vb. Mikrobiyoloji dergisinden alınan bir paragraf parça sorusu yapılabiliyor. Bir okuma sayfasının yarısı bir sayfada yarısı öbür sayfada. Sınav sistemi değiştiği anda can havliyle 3 ayda bir kitap çıkarıp üzerine “yeni sisteme göre” deyip kazıklamalar vs, vs. Öğrenciye bu kaynaklar arasında uygun seçimi yaptıracak kişi ya yok, ya öğrenciye-ulaşılmaz durumda, ya da kişisel çıkarlar uğruna iyiyi gizleme, başka iyiye “iyi” deme, veyahut kötüye “iyi” deme. Aldığınız kitabın tanınmış bir yayınevinden ve yazardan olduğuna dikkat edin. Kitabın baskı yılına ve şimdiye kadar kaç baskı yaptığına bakın. Pek çok İngilizce öğretmeninin tavsiyesini alın. Abartılı şekilde bir kitabı karalayan yada övenlere şüpheyle bakın.


VI. Şarlatanlar konusunda öneriler.

Şu tip kişilerden uzak durun:

a) Konuşma şekli ve duruşu işportacıya benzeyen, sık sık bulunduğunuz yere gelip nutuk atanlar
b) Böyle ciddi bir konuda “biz altı ayda 100 net yaptırıyoruz” diyecek kadar gerçek dışı vaatler savuranlar
c) Kancacılar. Velilerin siyasi görüşüne kadar araştırıp öğrencilerin evlerini arayanlar, görüşme ayarlayanlar, öğrenciyi her fırsatta kendi doğru bildiği yoldan döndürmek için ter dökenler.
d) Tutarsızlar. İki bir çalıştığı kurumu değiştirenler. Bu tipler çalıştığı kurumu göğe çıkarır. Ancak oradan ayrılınca yerden yere vururlar.

Sonuç olarak, dürüst, çalışkan, iyi niyetli, insaflı, yaptığı işten zevk alan ve İngilizce öğretimi dışında fazla konuşmayan kişilere güvenin.

Son olarak tüm öğrencilere YDS sınavının yapılacağı 25 Hazirandan bir hafta öncesine kadar çalışmalarını aksatmadan sürdürmelerini öneriyorum. Öğretmen arkadaşlardan beklentim ise yorumlarıyla bu konuya olumlu katkıları burada paylaşmalarıdır.





 
M. Fatih Adıgüzel, 
öğretmen, yazar. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder