Sayfalar

19 Mart 2014 Çarşamba

GAKGO / GAKGOŞ KELİMESİNİN KÖKENİ VE ANLAMI*

GAKGO / GAKGOŞ KELİMESİNİN KÖKENİ VE ANLAMI*


Prof.Dr.Ahmet BURAN
Yazı dilinin ortak kelime kadrosu içinde yer almayan ve sadece belli yörelerde

kullanılan kelimelere mahallî kelimeler diyoruz. Türkiye Türkçesi ağızlarında bu tür

kelimelerin sayısı oldukça fazladır.

Her dilin ayrı bir mantığı, karakteri ve şahsiyeti vardır. Bir dili diğerlerinden

ayıran faktörlerin başında bu mantık ve şahsiyet farklılığı gelmektedir. Aynı dilin

kelimeleri de kendi içinde bağımsız birer şahsiyete sahiptirler. Kelimeler, sadece

“seslerden meydana gelmiş anlamlı birlikler” olarak görülmemeli; onların şahsiyeti,

karakteri, itibarı ve sosyal işlevleri de dikkate alınmalıdır. Yazı dilimizde yer alan her

kelime bağımsız olarak yukarıda sözünü ettiğimiz vasıflara sahiptir. Ancak mesaj ve

işlevleriyle toplumun sosyo-kültürel yapısı içinde önemli roller üstlenen bazı kelimeler

vardır ki, bu kelimeler diğerlerine göre farklı özellikler taşımaktadır.

Bu yazı vesilesiyle, kökeni, anlam alanı ve sosyal işlevi gerçekten ilginç olan ve

Elazığ yöresinde sıkça kullanılan gakko / gakgo / gakkoş / gakgoş kelimesini


incelemek istiyorum.
Türkçe akrabalık adları bakımından çok zengin bir dildir. (Aksan, 1971: 98 ;

Gülensoy, 1973-1974: 283-318) Bu, Türk toplumunda aile kurumunun ve akrabalık

ilişkilerinin çok önemli ve özel bir konuma sahip olduğunun da göstergesidir.

Akrabalık,“1. Kan veya evlilik yoluyla birbirine bağlı olan kimseler, hısım, 2.

mec. Oluşma yönünden aynı kaynağa dayanan şeyler, 3. mec. Biri diğerinin sonucu

olan şeyler” (Türkçe Sözlük, 1998: 1214) şeklinde açıklanmaktadır. Tanımından da

anlaşılacağı gibi akrabalığın temelinde, birinci derecede kan bağı, aynı kaynağa, aynı

kökene dayanma vardır. Bu merkezde başlayan akrabalık halka halka genişler ve

genişledikçe de zayıflar.

Akrabalık “kan” ile ilgili biyo-genetik bir yakınlıktır. Dolayısıyla, Türkçede, baba

ve kardeş kelimeleri, muhtemelen “kan” ile aynı aileden olan kelimelerle ifade

edilmiştir. Nitekim, Eski Türkçede ka kelimesi “akraba, arkadaş”; kang / kañ / kan

“baba”; kadaş akaraba, dost, birader” anlamındadır. Divânu Lûgâti’t-Türkte “kı

kelimesi, “hısımlık bildiren kelimelerin sonuna gelerek acıma ve sevme bildiren bir

edat” (DLT. III 212-14, 212-16, 212-17) olarak açıklanırken, “kangdaş” kelimesi de,

“babaları bir olan” (krş. kangsık) şeklinde anlamlandırılmıştır.


_____________

2
* Bu yazı Türk Dili dergisinden (Sayı 578, Şubat 2000, s.173-177) iktibas

edilmiştir.

Tarihî ve çağdaş Türk Lehçelerinde, “baba” kavramı daha çok “ata” ( ada / eti /

aça), “dede” ve “aba” kelimeleri ile karşılanmaktadır. Ayrıca bu kavram için Türkiye

Türkçesinde “baba”, Kazak Türkçesinde “eke”, Türkmen Türkçesinde ise

kakaşekli kullanılmaktadır.

Göktürk metinlerinde kardeşlik ile ilgili olarak ini “küçük erkek kardeş”, eçi

“büyük erkek kardeş” ve eke “abla” kelimeleri mevcuttur. Kardeş “1. Aynı anababadan

doğmuş çocukların birbirlerine göre adı, 2. Yaşça küçük olan kardeş. Yerel

ağızlarda kardaş olarak kullanılır. Eski kaynaklarda karındaş olarak geçer. Tkm. gardaş,

Nog. kardaş, “kardeş”; karındas “yaşça küçük olan kız kardeş; Kzk. karındas “yaşça

küçük olan kız kardeş”, Kklp. karındas, Krg. karındaş “yaşça küçük olan kız kardeş”,

Özk. karindoş, Sag., Koy., Kaça., Belt. karındas, Hak. xarındas, Çuv. xuhantaş.

Bu kelime, en eski çağlardan başlayarak kullanılır. Orta Türkçede karındaş biçimi

geçer. Kumancada karındaş ve kız karındaş “kardeş” olarak kullanıldığı gibi eski

Kıpçakçada da karındaş ve kız karındaş biçimleri geçer.” ( Eren, 1999 : 212 )

Azerbaycan Türkçesinde gağa kelimesi “ağabey” anlamındadır. Ayrıca hürmet ve

saygı için amcaya, dayıya ve genelde yakın akraba olanlara“. (İlhan, 1994 : 441 ) hitap

olarak söylenir. Türkiye Türkçesi ağızlarında da, kaka / kako / kakko: 1)- Büyük

kardeş (Kırıkla-Dinar / Af.; Gerze / Sin. Harput / Elz.) 2)- Erkek kardeş (Salda-

Yeşilova / Brd.; Siverek / Urfa, İç.) 3)- Süt kardeş (Ba. )”( Derleme Sözlüğü VIII, :

2599) .; keki : Büyük kardeş (Fener- Silivri / İstanbul)” ( Derleme Sözlüğü VIII : 2723

) keke / keko : Kardeş, ağabey, amca vb (Bingöl, Elazığ, Diyarbakır yöresi .)

Ayrıca; “gağa, gaga, gacı, gada, gıcı, gığa, gıÊa, gocu, guccÃşekilleri de

“küçük kardeş, ağabey ve erkek” anlamlarında, Afyon, Uşak, Isparta, Burdur, Denizli,

Çanakkale, Eskişehir, Bolu, Samsun, Erzincan, Sivas, Konya, Antalya, Balıkesir,

Giresun, Bayburt, Van, Diyarbakır, Sinop gibi illerin çeşitli ilçe ve köylerinden tespit

edilmiştir . (Derleme Sözlüğü VI : 1291).

Görülüyor ki “gakgo” aslında Elazığ yöresinde ortaya çıkan ve sadece bu yörede

kullanılan bir kelime değildir. Kökleri, ilk yazılı belgelere kadar giden ve birçok

değişik varyantıyla bugün Türkiye Türkçesi ağızları ile Çağdaş Türk Lehçelerinde

yaşayan bir kelimedir.

Türkiye Türkçesi ağızlarının bir çoğunda özellikle de, Doğu ve Güneydoğu

Anadolu ağızlarında bazı adlar, hitap olarak kullanılırken kısaltılır ve son hecesinde bir

“o” sesi türetilir. Mesela, Mustafa > Musto / Mısto, Ayşe > Eşo, Hasan > Haso, Ali >

Alo olur. Hitap olarak kullanılan bu adlara, sevgi, şefkat ve küçültme anlamı


3
yüklenirken, kısaltılan adların sonuna bir “ş” ünsüzü eklenir. Böylece, Ali > Aliş veya

Aloş, İbrahim > İbiş veya İboş, Fatma > Fatoş şekilleri ortaya çıkar.

Elazığ yöresinde kullanılan “gakko / gakgo ve gakkoş / gakgoş” kelimesi de bir

hitap olarak, yukarıda belirttiğimiz değişime uğramıştır. Kelimenin aslı ve ilk şekli,

Eski Türkçede akraba anlamına gelen “ka” ile ilgilidir. Bu arada, “baba” anlamındaki

kang kelimesi ile bugün Türkmen Türkçesinde kaka “baba” ve Azerbaycan

Türkçesinde gağa “ağabey” olarak kullanılan kelimeleri de burada tekrar hatırlayalım.

Bazı istisnaları olmakla birlikte Oğuz Türkçesi, genellikle Eski Türkçe kelime

başı k’lerini g’ye dönüştürür. Dolayısıyla ka ile ilgili olan kelimenin ilk sesi k >g

değişmesiyle g olmuştur. Türkmen Türkçesinde “kaka” , Azerbaycan Türkçesinde

gağa” olarak görülen bu kelime, Elazığ yöresi ağızlarında tonlulaşma ve ünsüz

ikizleşmesine uğrayarak gakko ve gakgo biçimini almıştır. Ağabey anlamında

kullanılan bu şeklin sonuna küçültme, sevgi ve şefkat bildiren bir ek olan “ş

getirildiğinde kelime, gakkoş / gakgoş olur ve “küçük kardeş” anlamında kullanılır. Ka

> kaka > gakgo > gakgoş şeklinde bir fonetik değişme gösteren bu kelimenin çeşitli

biçimsel ve anlamsal varyantları, “gağa, gaga, gacı, gada, gıcı, gıÊa, gocu, kaka,

keke, keki, keko vb.” biçimlerinde Türkiye’nin değişik yörelerinde kullanılmaktadır.

Bu kelimelerin tamamı aynı kelime ve kök ile ilgilidir. Türkçede ve diğer birçok dilde

akrabalık adları baba, papa, mama, dede, bibi…” gibi aynı hecenin tekrarından

meydana gelmektedir. Benzerleri gibi “kaka” ve onun değişik söyleyişleri olan, “gaga,

gağa, gakgo/gakgoş” biçimleri aynı şekilde “ka” hecesinin tekrarıyla yapılmıştır.

Keke, keki ve keko” biçimleri ise aynı şeklin ünlü incelmesine uğramış biçimleridir1.

Bu kısa etimoloji denemesiyle “gakgo / gakgoş” kelimesinin kökenini, anlamını

ve yapısını tespit etmeye çalıştık. Şimdi kelimenin kavram alanı ve sosyal işlevi

üzerinde duralım.

gakgo” kelimesinin tarihi ve Çağdaş Türk Lehçeleri ile Türkiye Türkçesi

ağızlarında “akraba, baba, ata, ağabey, küçük kardeş, süt kardeş” anlamlarına geldiğini

tespit etmiştik. Elazığ yöresi ağızlarında bu kelime ile ifade edilen ilk anlam “kan

akrabalığı”dır. Bu akrabalık bağı içinde özel olarak “ağabey” anlamındadır.

Bu ilk ve temel kavram alanından başka, bir aile veya sülale içinde, sevilen, sözü

dinlenen, yaşlı ve saygın kimselere de, öncelikle aile fertleri, sonra da yakın çevresi

gakgo” kelimesiyle hitap ederler.

1 DLT’te “gı” kelimesinin akrabalık adlarının sonuna gelen, acıma ve sevme bildiren bir edat olduğu

ıklanmaktadır. Dolayısıyla ka+gı> kagı>kaka ya da kagı>kaki>keki/keke biçiminde bir açıklama



getirmek de mümkündür!

4
Bir kız, küçük erkek kardeşine “gakgomşeklinde hitap ederken, onu yüceltir,

ağabeylik makamına lâyık gördüğünü belirtmek ister.

Elazığ yöresinde “yiğit, er, mert, delikanlı, dürüst, babayiğit”. ( Eroğlu, 1995 :

205-208 ) gibi anlamlarda da kullanılan “gakgo” kelimesinin, böylece kan

akrabalığından kültür ve soy akrabalığına doğru genişleyen bir kavram alanına sahip

olduğunu görüyoruz.

Adı bilinmeyen ve tanınmayan insanlara hitap ederken de bu kelime

kullanılmaktadır. Tanınmayan ve adı bilinmeyen bir insana hitap ederken bu kelimeyi

kullanmak, o insana kardeşlik makamının verilmesi ,dolayısıyla saygı gösterilmesi ve

değer verilmesi anlamına gelir.

Gakgo kelimesinin kavram alanı içinde “kan akrabalığı, karakter akrabalığı ve

kültür akrabalığı” başlıklarıyla özetleyebileceğimiz üç önemli bölüm vardır. Bunları

şöyle bir şema ile gösterebiliriz.


Gakgo / Gakgoş

Kan Akrabalığı

Karakter Akrabalığı Kültür Akrabalığı
1. Ağabey

2. Küçük kardeş


3. Amca

4. Büyük ata
1. Yiğit, mert, delikanlı


2.Dürüst

3. Dost

4. Cömert

5. Konuksever

6.Beyefendi
1. Arkadaş

2. Tanıdık

3.Dildaş

4.Soydaş.

5.Dindaş


6. Bizden biri
Yazımızı Mehmet Bico Kerküklü’nün “gakgoş” denilen insanların vasıflarını

anlatan şiiriyle bitirelim:


HERKESE GAKGOM DENİLMEZ GAKGOŞ
Gakgonun manası ince ve derin

Herkese gakgomsun denilmez gakgoş


Gakgo sembolüdür bizim illerin
Herkese gakgomsun denilmez gakgoş


5
Gakgomun mekânı Harput yöresi

Sağlamdır âdeti, örfü, töresi


Hiç olur mu gakgo elin teresi
Herkese gakgomsun denilmez gakgoş

Gakgom babacandır gözü de pektir

Mazluma yumuşak, zalime serttir

Kalleşliği bilmez haza, erkektir

Herkese gakgomsun denilmez gakgoş

Dertliye dermandır, hastaya şifa

Gakgom’a koşarlar çekenler cefa

Dostluğa gösterir çok büyük vefa

Herkese gakgomsun denilmez gakgoş

İsmi Ali, Ahmet veya da Mamoş

Nenesi Fidoş’tur anası Emoş

Sohbeti çok tatlı, şivesi pek hoş

Herkese gakgomsun denilmez gakgoş


Kerküklü der gakgom ariftir arif

Dilin gücü yetmez etmeye tarif

Konuk sever, cömert, sevimli, zarif
Herkese gakgomsun denilmez gakgoş



Kaynaklar

Aksan, D., (1971) Anlambilimi ve Türk Anlambilimi, DTCF Yay., Ankara

Derleme Sözlüğü-VI, (1972) TDK Yay., Ankara

Derleme Sözlüğü-VIII, (1975), TDK Yay., Ankara

Eren, H., (1999) Türk Dilinin Etimolojik Sözlüğü, Ankara


6
Eroğlu, T., (1995), Harput’ta Kurala Dayalı Müzik Yapma Geleneği, Tuncer Gülensoy

Armağanı, Kayseri, s. 205-208

Gülensoy,T., (1973-1974) Altay Dillerindeki Akrabalık Adları Üzerine Notlar, TDAYBelleten,


s.283-318
İlhan, S., (1994) Azerbaycan Türkçesi Sözlüğü-I, MEB. Yay., İstanbul

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder