Tam adı Mustafa Müştak Efendi olan Müştak Baba, 1750'lerde Bitlis'te doğdu. Medresede okurken tasavvufa merak saldı ve Kadiriye tarikatine girdi. Sonra, uzun seyahatlere çıktı; İstanbul'a da geldi, Selámi Efendi Dergáhı'na şeyh oldu ve zamanın hükümdarı İkinci Mahmud ile Sadrazam Ákif Paşa'nın yakın çevresine girdi. Daha sonra da memleketi Bitlis'e dönerken uğradığı Muş'ta ‘sihirbazlık yaptığı' gerekçesiyle öldürüldü, bir iddiaya göre de idam edildi.
Zamanının kuvvetli bir şairi olan Müştak Baba "Ebced" ve "Cifr" ilmine iyi derecede hakimdi. 1846'da basılan ‘Divan'ındaki bazı şiirlerde bu ilmi kullanarak gelecekle alakalı birçok şifreli mesaj yazdı, hatta basılmayan şiirlerinde de gelecekten haber vermekteydi, üstelik günün birinde aniden öldürüleceğini bile yazmıştı ve en önemli kehaneti, Ankara'nın 1923'te İstanbul'un yerini alıp başkent olacağını 100 küsur sene öncesinden söylemesiydi!
‘Müştak Baba Divanı'nın elyazması kütüphanelerinde çok sayıda nüshası bulunuyor ve onlarca şiir, ebced sisteminin gelecek tahminine uyarlanmasını bilen kişiler tarafından şifrelerinin çözüleceği zamanı bekliyorlar.
Biz şimdi Ankara'nın İstanbul'un yerine başkent olacağını haber verdiği şiirini inceleyelim. Şiir Osmanlıca haliyle şöyle:
‘Me'vá-yı názenine kim elf olursa efser / Lá-büdd olur o me'va İslámbol ile hemser // Nun ve'l-kalem başından alınsa nun-ı Yunus / Aldıkda harf-i diger olur bu remz ızhár // Miftáh-ı sure-i Kaf ser-had-i kaf tá kaf / Munzamm olunmak ister Rá-yı Resul-i Peyamber // Háy-ı huy ile áhir maksud oldu záhir / Beyt-i veliyyü'l-ekrem Elhác Abd-i ekber // Ey pádişáh-ı fehhám Sultan Hacı Bayram / Revhán ister ikram-ı Müşták-ı abd-i çáker'
Şimdi, şiirin günümüz Türkçesiyle tercümesine bakalım:
‘1000 manasına gelen ELF sözü, güzeller beldesinin başına EFSER, yani tac olarak konursa, o belde İstanbul'dan farksız bir hale gelir. Sonra, Yunus Suresi'ndeki NUN ve Kaf Suresi'ndeki KAF harfleri alınır. Resul'ün, yani Hazreti Peygamber'in RI harfi de bunlara ilave olunmak ister ve maksad ‘háy-ı huy' sözündeki ‘HE' harfi ile tamamlanır. Ey anlayışlıların padişahı olan Sultan Hacı Bayram! Senin bulunduğun o güzel belde, bu değersiz kul Müştak'tan hürmet istiyor!'
Müştak Baba, şiirin ilk mısraında ‘1000' manasına gelen ‘elf' ve ‘tac' demek olan ‘efser' sözlerini veriyor ve ‘efser'in başına ‘elf'in ilave edilmesi gerektiğini söylüyor. Ebced hesabıyla 341 tutan ‘efser'e ‘elf'in, yani ‘1000' sayısının ilavesiyle, Ankara'nın başkent yapıldığı 1923'ün Hicri takvimle karşılığı olan 1341 tarihini elde ediyoruz.
Müştak Baba, daha sonra beş mısrada sırasıyla ‘elif', ‘nun', ‘kaf', ‘rı' ve ‘he' harflerini veriyor. Bu harfler, bu sırayla yazıldıklarında ortaya ‘Ankara' kelimesi çıkıyor. Yani, Müştak Baba, ‘Ankara'nın eski harflerle yazılışı olan ‘A-N-K-R-H' harflerini sıralıyor, ‘Güzeller beldesi ve Hacı Bayram'ın memleketi olan Ankara, 1341 yılında başlara tac olacak ve İstanbul'dan -yani, şiirin yazıldığı zamanın başkentinden- farksız hále gelecek' diyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder