Dünya üzerinde konuşulan dillerin birbirleriyle olan ilişkileri ve kökenleri problemi, dilbilimin önemli araştırma konularından birisidir. Farklı dillerin ilişkilerinin belirlenmesinde kullanılan en önemli yöntemlerin başında da cümle yapıları, kelime yapıları ve kelime kökleri arasındaki benzerliklerin ve farklılıkların araştırılması gelmektedir. Bu şekilde yapılan incelemeler sonucunda Dünya dillerinin değişik dil aileleri şeklinde sınıflandırılabileceği ortaya çıkmıştır. Her bir dil ailesinde yer alan tüm dillerin ortak bir köken dilden türediği varsayılmaktadır. Örneğin Avrupa’da konuşulan tüm diller (Macarca, Fince ve Estonca hariç), kuzey Hint dilleri ve Farsî diller, Hint-Avrupa dil ailesi içerisinde yer alırlar. Diğer bir dil ailesi de Türkçenin, yukarıda belirtilen istisnai Avrupa dillerinin, Orta Asya ve Doğu Asya dillerinin (Çince hariç) de içinde yer aldığı Ural-Altay ailesidir.
Korece ve Japoncanın Altay dilleri ile olan bağlantıları uzun zamandır belirsiz ve kesin olmayan bir durum olarak ele alınmıştı. Ancak son zamanlarda yapılan çalışmalar Korecenin bu dil grubu içinde yer aldığıyla ilgili görüşlerin doğrulanması yönünde sonuçlar verdi. Türkçe ile Korece ve Japonca dilbilgisel olarak, cümle yapıları ve kelime yapılarında büyük benzerlikler gösterirler. Ancak kelimelerin kökleri ve anlamları durumunda bu tür benzerlikler bulmak pek mümkün değildir. Bu üç dilde de cümle benzer şekilde kurulur; yani özne başta ve yüklem sonda yer alır. Ayrıca sözcüklerin sonlarına ekler getirilerek anlam farklılıkları oluşturulabilir. Bunun yanı sıra sözcüklerde cinsiyet yoktur ve isim ve sıfat tamlamalarında, tamlayan önce, tamlanan sonra yazılır. Diğer bir ortak özellik de, her üç dilde de değişik saygı düzeylerinde konuşma biçimlerinin varlığıdır. Bu tür benzer özelliklerin varlığı, Türkçe konuşanların, Korece ve Japoncayı diğer dillere göre daha kolay öğrenmelerini sağlar.
Korece ve Japoncada kullanılan kelimeler birbirlerine yakın olmasa da her iki dil de yazılarında Çin karakterlerini kullanmaları nedeniyle Çinceden çok fazla etkilenmişlerdir. Her iki dilde de toplam kelime hazinesinin yaklaşık %50-60 kadarının Çince kökenli kelimelerle ilişkili olduğu düşünülmektedir. Bu da Korece ve Japoncada, Çinceden kaynaklanan benzer kelimelerin var olması sonucunu ortaya çıkarmıştır.
Korece, Türkçe ve Japoncadaki bazı zaman ve yön kavramları incelenirse, söylenişlerinin birbirlerine pek de benzemedikleri görülebilir;
Üç dildeki bazı temel sıfatlar;
ve üç dilde mevsimler;
Bu noktada, mevsimler hakkında yazılmış bir haiku (俳句) örneği vermek istiyorum. Haiku, Japoncada üç satırdan oluşan şiirlere verilen isimdir. Bunlar, değişik konularda yazılabilirler. Her bir mevsim için bir haiku (Türkçeye çevirmeye cesaret etmiyorum, ama çevirenler Türkçesini söyleyebilirler);
春 (haru) – bahar
雲雀より 空にやすらふ 峠かな
(Hibari yori sora ni yasurau touge kana)
Resting up in the sky, higher than a lark, on a mountain pass.
春の海 終日 のたり のたりかな
(Haru no umi hinemosu notari notari kana)
The sea in spring, waves lapping leisurely to and fro all day long.
菜の花や 月は東に 日は西に
(Nanohanaya tsuki wa higaşi ni hi wa nişi ni)
How beautiful the rape blossoms! The moon is in the eastern sky. The sun sets in the west.
夏 (natsu) – yaz
しずかさや 岩にしみ入る 蝉の声
(Şizukasa ya iwa ni şimiiru semi no koe)
Tranquility, permeating the rocks – the cry of cicadas.
夏草や 兵どもが 夢の跡
(Natsu kusa ya tsuwamonodomo ga yume no ato)
Summer grasses, all that remains of brave soldiers dreams.
暑き日を 海に入れたり 最上川
(Atsuki hi wo umi ni iretari Mogamigawa)
A scorching hot day carried into the sea by the Mogami river.
秋 (aki) – güz
柿くへば 鐘が鳴るなり 法隆寺
(Kaki kueba kane ga narunari Horyuji)
I bite into a persimmon, and a bell resounds-Horyuji.
名月を 取ってくれろと 泣く子哉
(Meigetsu wo tottekurero to naku ko kana)
“Catch it for me,” cries the child for the harvest moon.
くるる日を さう嬉しいか 虫の声
(Kururu hi wo sou ureşiika muşi no koe)
The setting sun. What is it that makes the insects so happy? Listen to them singing.
冬 (fuyu) – kış
むまそうな 雪がふうはり ふわりかな
(Mumasona yukiga fuuwari fuwari kana)
Looking delicious, the snowflakes fall softly.
旅に病んで 夢は枯野を かけめぐる
(Tabi ni yande yume wa kareno wo kakemeguru)
Falling sick on a journey, my dreams roam the withered moor.
初日さす 硯の海に 波もなし
(Hatsuhi sasu suzuri no umi ni nami mo naşi)
The first sunrise lights the ocean of the ink slab. No trace of a wave.
Kelime yapıları benzememesine rağmen, gramer yapısı olarak neredeyse üç dil aynı denilebilecek düzeydedir. Gündelik konuşmalardan bazı örnekler;
만나서 반갑슴니다.
(Mannaso pangabsımnida)
Tanıştığımıza memnun oldum.
はじめまして。- よろしくお願いします。
(Hajimemaşite – Yoroşiku onegaişimas)
실례합니다, 길을 잃었어요.
(Şillyehamnida, kirıl irossoyo)
Afedersiniz, yolumu kaybettim.
すみませんが、道に迷ってしまいました。
(Sumimasen ga, miçi ni mayotte şimaimaşita)
음악을 듣습니까?
(Imagıl tıdsımnikka?)
Müzik dinliyor musunuz?
音楽を聴きますか?
(Ongaku wo kikimas ka?)
나는 마음에 들었습니다.
(Nanın maıme tırossımnida)
Hoşuma gitti.
私は気に入りました。
(Wataşi wa ki ni irimaşita)
지하철지도가 있습니까?
(Çihaçol cidoga issımnikka)
Metro haritası var mı?
地下鉄の地図がありますか?
(Çikatetsu no çizu ga arimas ka)
새 안경 싶습니다.
(Se ankyong şipsımnida)
Yeni bir gözlük istiyorum.
新しい眼鏡が欲しいのですが。
(Ataraşii megane ga hoşii no des ga)
Ve son olarak Korece sözlükten seçmeler (ağlamaktan gülmeye Korece geçiş);
징징거리다 – 징징대다 (çingcinggorida – çingcingdeda): Durmaksızın söylenerek hoşnutsuzluğunu açığa vurmak, zırlamak, sürekli ağlamak.
꾀피우다 (ggöepiuda): Aklına kurnazca bir fikir gelmek.
추론하다 (çuronhada): Bir konuyu zihninde iyice düşünüp inceleyerek karar vermek.
기꺼이 (kiggoi): elbette, seve seve, memnuniyetle.
끽 (ggik): İnsanın çok şaşırdığı zaman çıkardığı sesleri anlatmak için kullanılır.
망설이다 (mangsorida): Bir şeyi söylemekle söylememek arasında duraksamak.
비틀거리다 (pitılgorida): Sendelemek, herhangi bir olay karşısında ne yapacağını şaşıracak kadar sarsılmak.
배꼽 빠지게 읏다 (peggop bbacige ıdda): Gülmekten kırılmak (katılmak), aşırı derecede ve sarsılarak gülmek.
Hmmm, ortada bir tuhaflık var ama ne? Eksik bir şeyler var sanki…Evet,evet her zaman vardır, söylenmiş kelimelerin söylenmemiş anlamları.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder