Öne Çıkan Yayın

kelime videoları

https://www.youtube.com/channel/UC91Wrsi_25Ts3280rX8CLDw                                               ...

31 Ağustos 2016 Çarşamba

Shakespeare çeviri örnekleri

Her tercüme denemesi şiire bir şeyler kattığı gibi şiirin orjinalliğindende bir şeyler kırpar.
İlim bir nokta idi cahillerin elinde çoğaldı metaforunda olduğu gibi tercüme denizinde bazen iki beyitlik bir şiir devasa bir kitap olur. Tercüme aslına sadık kelime bazlı mı olmalı, orjinal şiirdeki meram hedef dilde en müsait şekildemi aktarılmalı. Amerikalıların milyon dolarlık  soru  dedikleri bu. İster istemez şair tercümelerinde bir "üst şairlik" durumu açığa çıkıyor.






Shakespeare's Sonnet 18.

shall i compare thee to a summer's day?
thou art more lovely and more temperate;
rough winds do shake the darling buds of may
and summer's lease hath all too short a date;
sometime too hot the eye of heaven shines
and often is his gold complexion dimmed,
and every fair from fair sometime declines,
by chance, or nature's changing course untrimmed
but thy eternal summer shall not fade,
nor lose possession of that fair thou ow'st,
nor shall death brag thou wander'st in his shade,
when in eternal lines to time thou grow'st,
so long as men can breathe, or eyes can see,
so long lives this, and this gives life to thee.


Talat Sait Halman's translation:

seni bir yaz gününe benzetmek mi, ne gezer?
çok daha güzelsin sen, çok daha cana yakın
taze tomurcukları sert rüzgarlar örseler
kısacıktır süresi yeryüzünde bir yazın
ışıldar göğün yüzü, yakacak kadar sıcak,
ve sık sık kararı da yaldız düşer yüzünden
her güzel, güzellikten er geç yoksun kalacak
kader ya da varlığın bozulması yüzünden
ama hiç solmayacak sendeki ölümsüz yaz
güzelliğin yitmez ki asla olmaz ki hurda
gölgesindesin diye ecel caka satamaz
sen çağları aşarken bu ölmez satırlarda
insanlar nefes alsın, gözler görsün elverir,
yaşadıkça şiirim, sana da hayat verir.


Haluk Bilginer's translation:

bir yaz gününe mi benzetsem seni?
çok daha güzelsin sen çok daha sıcak
sert rüzgarlarla savrulur ya bahar çiçekleri
ve yazın miladı dolar çabucak
kavursa da bazen güneş bizi
zaman zaman soldursa da bedenimizi
her çiçeğin solar bir gün yüzü
zaman acımasız büker belimizi
ama hiç bitmez sende sonsuz yaz
sendeki güzellik her zaman baki
ölüm bile alamaz seni gölgesine
sendeki güzellik her zaman baki
senin yüceliğinle kurulan bu mısralar
zamanı aşıp sonsuzluğa varacak
nefes aldıkça insan, gördükçe gözler
bu şiir sana daima hayat verecek.

dipnot:
thee=you, thou=you, art=are, 
hath=has, thy=your/yours, ow'st=own, wander'st=wander, grow'st=grow/grows





http://birsurukitap.blogspot.com.tr/2014/12/shakespeare-tum-soneler-talat-sait.html




Shakespeare Sonnet 66.

Tired with all these, for restful death I cry,
As to behold desert a beggar born
And needy nothing trimm'd in jollity,
And purest faith unhappily forsworn
And gilded honour shamefully misplaced
And maiden virtue rudely strumpeted,
And right perfection wrongfully disgraced,
And strenght by limping sway disabled
And art made tongue-tied by authority,
And folly, doctor-like, controlling skill,
And simple truth miscalled simplicity,
And captive good attending captain ill
Tired with all these, from these would I be gone,
Save that, to die, I leave my love alone.


Can Yücel çevirisi:

Vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni,
Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez
Değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini,
Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz,
Değil mi ki ayaklar altında insan onuru,
O kızoğlan kız erdem dağlara kaldırılmış,
Ezilmiş, hor görülmüş el emeği, göz nuru,
Ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş,
Değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın,
Değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene,
Doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın,
Değil mi ki kötüler kadı olmuş Yemen'e
Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama,
Seni yalnız komak var, o koyuyor adama.


Talat Sait Halman's translation:

« Bıktım artık dünyadan, bari ölüp kurtulsam:
Bakın, gönlü ganiler sokakta dileniyor,
İşte kırtıpillerde bir süs, bir giyim kuşam,
İşte en temiz inanç, kalleşçe çiğneniyor,
İşte utanmazlıkla post kapmış yaldızlı şan,
İşte zorla satmışlar kız oğlan kız namusu,
İşte gadra uğradı dört başı mamur olan,
İşte kuvvet kör-topal, devrilmiş boyu bosu,
İşte zorba, sanatın ağzına tikaç tıkmış,
İşte hüküm sürüyor çılgınlık bilgiçlikle,
İşte en saf gerçeğin adı saflığa çıkmış,
İşte kötü bey olmuş, iyi kötüye köle;
Bıktım artık dünyadan, ben kalıcı değilim,

Gel gör ki ölüp gitsem yalnız kalır sevgilim.

18 Ağustos 2016 Perşembe

Osmanlı'da Yabancılara Türkçe Öğretimi

Osmanlı'da Yabancılara Türkçe Öğretimi





Osmanlı döneminde İngilizlere Türkçe öğretmek amacıyla yazılan eserlerin kültür aktarımına önem verdiği ve bu dönemde yazılan bütün dil öğretim kitaplarının kültürel ögelerini kullandıkları görülmektedir.
Günümüzde karşımıza çıkan yabancılara Türkçe öğretimi ders kitapları ile ilgili yapılan araştırmalarda kültür aktarımına çokça yer verildiği görülmüştür. Buna göre;
Ökten ve Kavanoz (2014), günümüzde kullanılan yabancılara Türkçe öğretimi ders kitaplarındaki kültür aktarımını inceleyebilmek için bu alanda yazılmış beş kitabı incelemişlerdir. Türkçe ders kitaplarının, Türk insanının gündelik hayatta yaşadığı kültürü olduğu gibi tanıtmakta daha etkili olması gerekmektedir. Bir turist için hazırlanmış rehber çerçevesinden kurtulup kültürel duyarlılığı ve kültürel farkındalığı arttıracak örnekler kullanılması gerektiği sonucuna varmışlardır.
Turhan (2014), yabancılara Türkçe öğretiminde atasözlerinin önemine dair yaptığı çalışmasında ise Türkçenin yabancı dil olarak öğretilmesinde, dilin zaten bünyesinde barınan ve Türk milletinin aynası olan folklor ürünlerine, özellikle bu ürünlerden atasözlerine sıklıkla başvurulması gerektiğinden bahsetmiştir.
Kültür aktarımının kullanılması açısından incelendiğinde L. Davids ve J. W. Redhouse'un kültürel ögeleri eserlerinde diğer yazarlara göre daha çok kullandıkları, ancak diğer yazarların da kültürel ögelere eserlerinde yer verdikleri görülür.
Osmanlı döneminde İngilizlere Türkçe öğretmek amacıyla yazılan eserlere bakıldığında dil becerilerine yönelik etkinliklerin verilmesinde eksik kaldıkları, genellikle sadece okuma becerisine yöneldikleri görülür. Bu konuda Redhouse, Barker ve Hagopian'ın eserlerinde diğer dil becerilerini de önemsedikleri verilen etkinliklerden anlaşılmaktadır. W. B. Barker, J. W. Redhouse ve V. H. Hagopian'ın okuma, konuşma ve yazma becerilerine, C. Boyd'un okuma, dinleme, konuşma ve yazma becerilerine eserlerinde yer verdikleri görülür.
Bu dönemde yazılan eserlerin dil bilgisi kurallarının öğretimine önem verdikleri görülür. Bu alanda C. Wells, J. W. Redhouse, Anton Tien ve V. H. Hagopian on ayrı dil bilgisi konusunu eserlerinde işleyerek bu konunun üstünde en çok duran yazarlar olmuşlardır.
Osmanlı döneminde İngilizlere Türkçe öğretmek amacıyla yazılan eserler kullanılan öğretim yöntemlerine göre incelendiğinde eserlerin gramer - tercüme yöntemi ile öğretimi amaçladığı görülmektedir.
Öğretim diline yönelik incelendiğinde yazarların eserlerini hedef dil ve ana dili bir arada kullanarak yazdıkları görülmektedir.
Yazarların, eserlerinde dil öğretirken metinlerden yararlandıkları görülür. L. Davids sekiz ayrı türde metinden yararlanarak metin seçimine en çok dikkat eden yazar olmuştur.
Osmanlı döneminde İngilizlere Türkçe öğretmek amacıyla yazılan eserler öğrenme - öğretme sürecinin eserlerde kullanılması açısından incelendiğinde, W. B. Barker'ın eserinde hazırlık ve işleniş aşamalarına yer verdiği görülür.
Osmanlı döneminde İngilizlere Türkçe öğretmek amacıyla yazılan eserlere hedef kitleye yönelik incelendiğinde, F. L. Hopkins haricinde bütün yazarlar eserlerini hedef kitle gözeterek yazmışlardır.
Eserlerde görsel unsura rastlanmıştır. Eserlerde Arap ve Latin alfabesi bir arada kullanılmıştır.
Yukarıda yer alan bilgiler ışığında Osmanlı döneminde İngilizlere Türkçe öğretmek amacıyla yazılan eserler, dönemin hâkim dil öğretim anlayışına göre değerlendirilmelidir. İncelenen kitaplardaki durumdan hareketle şu önerilere yer verilebilir:
Yabancı dil olarak Türkçe öğretimini hedefleyen kitaplarda;
  • Tek bir yönteme bağlı kalınmamalı, yöntem çeşitliliği sağlanmalıdır.
  • Tek bir dil becerisine yoğunlaşılmamalı, dört temel dil becerisinin (dinleme, konuşma, okuma,
yazma) tamamı geliştirilmeye çalışılmalıdır.
  • Öğretim hedef dil ile yapılmalı.
  • Yabancı dil öğretimi aynı zamanda bir kültür aktarımı sürecidir. Dolayısıyla seviyelere uygun
olarak Türk kültüründen örneklere yer verilmelidir.
  • Öğretimi gerçekleştirmek için metinlere yer verilmelidir. Okuma becerisini geliştiren metinlerin yanı sıra konuşma becerisini (diyalog) geliştiren metinlere de yer vermelidir.
  • Öğrenme öğretme süreci olarak hazırlık, dersin işleniş basamakları ve ölçme - değerlendirmeye yer verilmelidir.
  • Metinleri ve etkinlikleri destekleyen dikkat çekici görsellere yer verilmelidir.
  • Hedef kitle sınırlandırılması yapılmalıdır.
  • Öğrencinin öğrenme amacına yönelik planlama yapılmalıdır.
  • Öğrencinin ana dilinde kullandığı alfabenin durumuna göre alfabe öğretimi yapılabilir.
Erhan YEŞİLYURT

turkcede.org sitesinden yazının tamamı için tıklayınız

15 Ağustos 2016 Pazartesi

without wax

without wax = sincere



Eski zamanlarda heykeltraşlar yapmaya çalıştıkları heykellerde bir hata olduğunda bu hataları mum kullanarak gizlemeye çalışırlarmış. Uzman heykeltraşlar hata yapmadıklarından bu yönteme ihtiyaçları olmazmış, Bu uzmanları tarif ederken “without wax” tabiri kullanılıyormuş. Eserin kusursuzluğunu anlatan bir ibare bu.
İngilizcedeki “sincere” kelimesinin de buradan türetildiği varsayılır. Latincede sine (without) and cera (wax) , sine cera  olarak kullanılan bu kavram İngilizceye sincere olarak girmiştir.

Bu mum yöntemini üçkağıtçı porselen satıcılarının kusurlu mallarının ayıbını gizlemek için kullandığıda vakidir.

Sincere= samimi, yürekten, içten, sadık, muhlis




Popular Posts