Buffon’un çok iyi bilinen bir özdeyişi vardır: ‘Le style c’est l’Homme même!’ Eskiler, bu sözü, ‘Üslub-u beyân, ayniyle insan’ diye çevirmişlerdir;- ‘sözün neyse, sen de o’sun!’ anlamında!
Bu elbette söz’ün içeriğine değil söyleniş tarzına, dile getiriliş biçimine ilişkindir. Söz konusu edilen içerik değil, üslub’dur çünkü… Burada bir üslub çözümlemesi yapmadan bu çözümlemede uygulanacak metodu önceden belirlemek gerekiyor. Bu yöntem, İslam mantıkçılarının deyişiyle, delilden medlûle doğru istinbad etme yöntemidir;- kısaca, görünenden [veya, söylenenden], görünmeyeni [veya, söylenmeyeni] çıkarsamak!Örneklerle işe başlayalım. Mesela, ‘seni kümesinden çıkaracağım!’ dediğinizde, söylenmeyenin, yani medlûlün ‘tavuk’ olduğunu; ‘seni ahırından çıkaracağım!’ dendiğinde, medlûlün ‘eşek’ veya ‘at’ olduğunu; ‘seni ağılından çıkaracağım!’ denildiğinde medlûlün ‘koyun’ olduğunu; ‘seni kovanından çıkaracağım!’ dendiğinde medlûlün ‘arı’ olduğunu istinbad ederiz;- yani, çıkarsarız!Şimdi bu okumayı ‘sizi ininizden çıkaracağım!’ sözüne uygulayalım. Her barınağa [delil’e] ilişkin bir medlûl olduğundan yola çıkarak, bu deyişin medlûlünün, vahşi bir hayvan, özellikle de gündelik dilin konvansiyonunda ‘ayı’ olduğunu biliriz. Öyleyse bu sözü söyleyen kişi, ‘sizi’ diye atıfta bulunduğu kişileri, vahşi hayvanlar olarak görüyor demektir. [İlginç bir tespit: Bizim kültürümüzde ‘ayı’ değersizleştirici, aşağılayıcı bir nitelemeyken, mesela Rus kültüründe, tam tersine değerlileştirici, yüceltici bir nitelemedir: ‘Medved’, ‘Ayı’, tıpkı bizdeki ‘aslan’ veya ‘kaplan’ gibi, Rusya’da sıklıkla soy ad olarak kullanılır.]Bir başka örnek şu olabilir: Mesela, birilerini, ‘haşhaşîler!’ diye işaretlerseniz, bu sözün medlûlü, o kişileri ‘afyonkeş kan dökücüler, katiller’ olarak telakki ettiğinizi gösterir [bilinen: Fransızcadaki ‘assasin’, yani ‘katil’ anlamına gelen kelimenin, Hasan Sabbah’ın ‘Haşhaşî’lerinden türetildiğidir.] Devam edelim: Demek ki bir topluluğa ‘sizi ininizden çıkaracağım!’ demek, o topluluğu ‘vahşi hayvanlar’; ‘haşhaşîler’ demekse onları ‘afyonkeş katiller’ olarak görmek anlamına geliyor.Şimdi asıl soruyu sormanın tam sırasıdır: Ama acaba, deliller [in, haşhaşî] ile medlûlleri arasındaki ilişki, mesela ateş’le duman arasındaki ilişki gibi [duman: delil/ ateş:medlûl] gerçeklik olarak değil de, mecazî olarak kullanılmış olduğunda neyi gösterir? Şunu: Gerçeklikteki delil-medlûl ilişkisinin, ‘ateş olmayan yerden duman çıkmaz!’ örneğinde olduğu gibi mecaz olarak kullanıldığı durumlarda, mecazın gerçeklikteki karşılığı sorgulanmaz, yani, ‘ateşten hep duman çıkar mı?’ denemez. Oysa, mecazdaki delil-medlûl ilişkisi bir gerçekliğe karşılık gelmiyorsa, bir başka ifâdeyle, bu ilişkiyle atıfta bulunulan insanların gerçeklikte birer ‘vahşi hayvan’ veya ‘afyonkeş katiller’ olmadığı biliniyorsa, o zaman bu ilişkiyi kuran öznenin üslûbuna bakmak, bu üslubu sorgulamak gerekecektir.Karşısına aldığı insanları mecaz yoluyla vahşi hayvanlara ve afyonkeş katillere benzeten kişinin üslubunun önü alınmaz bir nefret, gözü kara bir düşmanlık ve korkunç intikamcı bir yaklaşımın gayreti içinde bulunduğunu gösterir. ‘Üslûb-u beyan, ayniyle insan’ın bu örnekteki anlamı budur!Ayrıca, ‘paralel yapı’ teşbihinin de isabetli olmadığını söylemeliyim. Zira Euklides’ten beri bilinen aksiyom, paralel çizgilerin ancak sonsuzda kesiştikleridir. ‘Paralel’lik atfedilen çizginin, asıl çizgi ile ‘kesiştiği’, asıl çizgiye müdahale ettiği öne sürülürse bu, teşbihte bir hata olduğunu gösterir…
Not.: Bu yazımı, pazar eklerindeki bir sudoku bulmacasının çözümü gibi okuyun lütfen! Eğlenirsiniz ayrıca![H.Y.]
Hilmi Yavuz
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder