A-BİÇİM YÖNÜNDEN
1.Kitabın Adı: SUÇ VE CEZA-Cilt 12.Kitabın Yazarı: Fyodor Mihayloviç Dostoyevski
3.Yayın Evi: Öteki Yayınevi
4.Basıldığı Yer ve Tarih: Ankara-Ağustos 1998
B-İÇERİK YÖNÜNDEN
1.Konu
St. Petersburg’un sefil ve çirkin dünyasında yaşayan Raskolnikov’un, yaşam mücadelesi ve kendi iç hesaplaşmaları.
2.Özet
Dört aydır evin kirasını verememişti. Evin sahibi onu mahkemeye verecekti. Uzun süreden beri hasta olmasına rağmen yaşlı Teteri kadının evine gidebilirdi. Daha önceki yüksüğe 1.5 Ruble veren kadın yeni getirdiği saate baktı ve “1.5 Ruble” dedi. Raskonikov kabul etmek zorundaydı çünkü kata çıkana kadar kimseyle karşılaşmamıştı. Yaşlı kadın, kız kardeşi ile beraber kalıyordu evde. Çok zengin olmasına rağmen, kız kardeşi hiç miras bırakmayacaktı. Kız kardeşini çoğu zaman döver, onun her işini takip etmesi gerektiğini düşünürdü.
Raskolnikov 1.5 Rubleyi aldı ve dışarı çıkıp bir meyhaneye gitti. Marmeladov yan masada oturuyor olmasına rağmen taşınıp sohbet etmekten kendini almamıştı. Marmeladov eşini çok seviyordu ve üç çocuğunu da; ama çok içyordu. O kadar ki ailenin geçimi için Sonya fahişelik yapmak zorunda kalmıştı. “Ne kadar fedakar bir kız bu Sonya” diye düşünmekten kendini almamıştı. Raskolnikov Marmeladov ‘un evine gittiklerinde eşi haykırışla onları yumruklamaya başladı. Hep içiyordu ve evdeki 20 Rubleyi götürüp içkiye vermişti. Marmeladov Raskolnikov cebindeki 50 Kapik’i oraya bırakarak uzaklaştı. Eve geldi, yorgundu. Nastasya bir mektup getirdi. Raskolnikov heyecanla okumaya başladı mektubu. Annesinden gelmişti mektup. Annesi kız kardeşi Dunya’dan bahsediyordu. Dunya, Luzhin adında çift memurluğu olan 45 yaşındaki biriyle evlenecekti. Hem Luzhin onların eşyalarıyla beraber Petersbur’ga gelmesi için yardım edecek, gelmelerini sağlayacaktı. Annesi, 60 mil ötedeki tren yoluna gitmek için bir araba ayarladığını, trende ise 3 ncü sınıfta güzel bir yolculuk yaptıktan sonra Petersburg’a gideceklerini ve onu çok özlediğini yazıyordu.
Raskolnikov “Bu evlilik olmayacak” diye düşündü. Dışarı çıktı ve birkaç saat dolaştıktan sonra yorgun düşüp bir yerde uyukladı. Kötü bir rüya gördükten sonra uyandı. Eve gitti. Saat 7’ye yaklaşıyordu. Saat uygundu. Aşağıdaki baltayı alacak kimseye gözükmeden yaşlı tefeci kadının evine gitti. İçeri girerken onu kimse görmemişti. 2 nci katta boya yapan adamlarda onu yukarı çıkarken görmemişlerdi.
Tefeci kadının evine girdi ve ona bir kültablası uzattı. Kadın kültablasına bakarken baltayı kafasına indirmişti. Kadının ölü bedeni yerde yatıyordu. İçeri daldı ve dolaptan sadece rehin verilmiş, birkaç parça altını cebine aldı. Yaşlı kadının kız kardeşiyle içeride karşılaştı. Kızın şaşkın bakışları altında baltayla onu da öldürdü. Doğrusu bir kişinin toplumdaki binlerce kişinin refahı ve mutluluğu için ölmesinin bir zararı yoktu. Üstelik bu tefeci kadın çok kötü biriydi. Kapıda birkaç kişi kapıyı vuruyorlardı. Hiç evden çıkmayan tefeci kadının, çıkacağı tutmuştu. Raskolnikov titriyor, dışarı çıkıp her şeyi itiraf etmek istiyordu ama yapmadı. Dışardakilerden biri kapının içeriden sürgülü olduğunu fark etti. Yaşlı kadına bir şey olduğunun farkına vardılar. İki kişi Kapıcıyı çağırmak için aşağı indi. Bu kaçmak için tam fırsattı, Raskolnikov kapıyı açtı, hızla merdivenlerden inmeye başladı, aşağıdan gürültü gelmeye başlayınca Raskolnikov boyacıların dairesinin kapısının arkasına saklandı ve kapıcı ile üç adam yukarı çıkınca o da dışarı çıkıp değişik bir yoldan eve gitti. Baltayı aldığı yere bıraktı. Çok korkmuştu ve titriyordu. Aldığı mücevherleri ve kıymetli takıları dışarıda bir yerde saklamayı ihmal etmedi.
“2 gün geçti hala uyanmadı” diye düşünüyordu Üniversite arkadaşı Razumikin. Doktor Zozimov hastalığı atıp kendisine geleceğini söylüyordu. Ama Raskolnikov uyanınca arkadaşını ve doktoru isteksiz bir vaziyette evden kovdu ve dışarı gidip bir bara oturdu. Eski gazeteleri okurken yanına gelen bir polis memuru melenkolik ve deli bir ruh haliyle cinayetten bahsedip, üstü kapalı her şeyi anlattı. Korktuğunu, endişelendiğini hiç hissettirmedi.
Ertesi gün eve geldiğinde annesi ve kız kardeşi Dünya’ nın kendisini beklediklerini gördü. Çocuğun halini gören anne şaşkınlıkla titriyordu. Onu ertesi gün bay Luzbinin geleceği görüşmeye çağırırken korkmuştu. Ertesi gün bay Luzbin onları ziyaret etttiğinde, Raskolnikov haklı çıkmanın gururu ile gülüyordu. Bay Luzbin kız kardeşi çok aşağılamış, onların fakir bir aile olduğunu değerlendirerek fazla istekte bulununca evden kovulmuştu. Hemen ardından Raskolnikov “elveda” diyerek evden ayrıldı. İnanamıyordum. Annesi oğlunun bu tavırla doğrusu ağlamaktan başka yapacak bir şeyleri yoktu. Raskolnikov melenkolik halde evi terkederken her nasılsa arkadaşı Ramuskin’e onları emanet etmeyi de ihmal etmemişti.
3.Kahramanların Tanıtılması
Raskolnikov: Romanın başkahramanı. St. Petersburg’a memleketinden üniversite okumak için gelse de ekonomik durumlarının olumsuzluğu ve çevresi onu okumak bir yana kendini her açıdan daha kötüye götüren bir durum içinde bulundurur. Çok güçlü bir karakter ortaya koyamaz ve iç çelişkileri çok fazladır. Yaptığından dolayı pişmanlık duyar ve kendini kirli hisseder. Diğer insanların hep onu izlediğini zannederek kendini tam bir kaosun içine atar.
Hastalığı yaşadığı bunalımla daha da artar ve insanlara karşı ters olmaya başlar hatta onu ziyarete gelen anne ve kız kardeşine bile. İnsanları tersler ve hep karşıdakinin işlediği suçu ima ederek bir şeyler söylediğini zannetse de bu kendi kuruntusundan başka bir şey değildir.
Razumikin: Raskolnikovun en yakın arkadaşıdır. Ona yardım etmek için elinden gelen her şeyi yapmaya hazırdır. Ona doktor bulur, kalacak yer ayarlar ve sırlarını paylaşır.(En büyüğünü bilmese de) Her zaman onu destekler. Karakter olarak olumlu özellikleri çoktur ve insanlara ön yargılı yaklaşmaz ve Raskolnikov’un da öyle olmasını sağlar. Tanımadığı insanlara da hoşgörüyle yaklaşabilen bir kişiliği vardır.
Zozimov: Raskolnikov’un doktoru ve yakın arakadaşıdır. Çoğu zaman Raskolnikov tarafından terslense de ona bakmak ve onunla ilgilenmek ister.
Avdotya Romanovna: Raskolnikov’un kız kardeşidir. Romanın sonuna doğru onu ziyarete annesiyle gelir ve hastalığından dolayı üzüntü içindedir. Ayrıca Raskolnikov’un sevmediği Pyotr Petroviç ile nişanlıdır fakat Raskolnikov evlenmelerini istememektedir çünkü kız kardeşini zegin bir koca için kendini feda ettiğini düşünmektedir.
Pulheriya Aleksandrovna(Dunya): Raskolnikov’un annesidir. O da kızıyla birlikte romanın sonlarına doğru ziyarete gelir. Daha önce hep mektuplaşmışlardır ve Raslkolnikov’un hasta olduğunu öğrendikten sonra hemen gelmişlerdir.
Marmeladov: Raskolnikov’un meyhanede tanıştığı, üç çocuk babası alkolik bir insandır. Romanın başında ortaya çıkmış ve Raskolnikovla dertleşmişlerdir. Fakat karısı kocasının bu durumundan oldukça hoşnutsuzdur. Ayrıca adamın evi terk etmiş, pavyonlarda çalışan bir de kızı vardır üç çocuğu haricinde. Fakat Marmeladov sonlara doğru ölür ve Raskolnikov yufka yüreğiyle Razumihin’in verdiği yirmi beş rublenin tamamını adamın ailesine verir.
Katerina İvanovna: Marmeladov’un karısıdır. Kocası öldükten sonra üç çocuğu ile ortada kalmıştır.
Pyotr Petroviç(Luzhin): Raskolnikov’un sevmediği fakat kızkardeşinin evlenmek üzere olduğu zengin adamdır. Her ne kadar Raskolnikov onu sevmesede Porfiriy’nin de onu sevmediği kesindir.
Nastasya: Raskolnikov’un bakıcısıdır. Her sabah kahvaltısını getiren ve ona acıyan bir kızdır. Oldukça iyi niyetlidir ve her zaman onun yanındadır.
4.Romanın Yorumlanması
Eser tartışmasız bir başyapıttır. İnsan ruhunun derinliğine inmeyi o kadar iyi başarmıştır ki yazar kimilerinin dediği gibi insanı Sigmund Freud’dan önce çözdüğü teorisi pek de uzak değildir aslında. Özellikle mekan-zaman-karakter çatışmalarını o kadar iyi tasvir etmiştir ki özdeşleşemememizi imkansızlaştırmaktadır. Çevrenin ve toplumun insan üzerinde gerçekleştirdiği değişimleri açık ve net bir şekilde ifade etmesi ve haksızlıklara karşı ayakta durulması gerekliliğini, okuyan herkesin kanında hissedebiliriz. Günümüzde de böyle olayların yaşandığını bildiğimiz için kullandığı üslup ve yarattığı karakterlerin ne kadar gerçekçi olduğunu anlamak zor değildir.
5.Ana Fikir
İnsan her türlü zorluğa dayanırken; eşitsizliklere başkaldıran, haksızlıkla uzlaşmayan ahlaklı bir varlık olmalıdır.
6.Dil ve Üslup
Dostoyevski böyle ağır ve önemli bir konuyu anlatırken, metaforlardan uzak, yalın, gerçekçi bir anlatım kullanmıştır. Karakterler o kadar iyi belirlenmiştir ki hikaye akışında yaptıkları hiç bir şeyi yadırgayamayız. Bütün karakter tasvirlerini ilk ortaya çıktıkları bölüm bittikten sonra yapmıştır. Böylece önce olayı sonra tasviri okuyarak kafamızda canlandırdığımız o karakterle yazarın belirlediği karakter arasındaki benzerlik ve farklılıkları bulabiliriz.
Diyaloglara fazla yüklenmeden daha çok mekan ve zaman tasvirleriyle hikayesini anlatan yazar böylece karakterleri konuşturmadan daha evrensel mesajlara ulaşabilmeyi başarmıştır. Bunu destekleyen bir diğer üslup denemesi ise, şehrin kendisi haricinde hiç bir mekanın isminin verilmemesidir böylece anlattığı olayın herhangi bir yerde de olabileceğini belirterek tüm dünya okurlarına rahatça seslenebilmeyi başarmıştır.
7.Eser Hakkında Görüşler
Eseri beğenmemek elde değil. Yukarıda çoğu yerde belirttiğim gibi günümüze uyarlanabiliyor olması ve gerçekçi anlatımı, bunları da yüzümüze vurması eserin ne kadar güçlü olduğunun bir kanıtı. Dünyaya bakış açımda bir değişim gerçekleştirdiği ise tartışmasız.