Yahya Kemal ve Ahmet Haşim’in lirik ya da modern şiirin temelkoyucu kriteri olan anlamın geriye itilmesinde farklı yaklaşımları söz konusu.
İlginç olan, Yahya Kemal’in de Haşim’in de anlama ilişkin poetik tavır alışlarını birer dörtlükle dile getirmiş olmalarıdır. Haşim, ‘Göl Saatleri’nin ‘Mukaddime’sinde,
Seyreyledim eşkâl-i hayâtı Ben havz-ı hayâlin sularında; Bir aks-i mülevvendir, anın’çün Arzın bana ahcâr ü nebâtı hayatın şekillerini hayal havuzunun sularında seyrettiğini ve yeryüzünün bütün ağaç ve bitkilerinin ona renkli bir yansıma olarak göründüğünü bildirmektedir.
Bilineni yineleyeyim: Beş duyumuzun, dokunma duyusu dışında, birer adı [substantif’i] vardır: Görme duyusunun adı, renk; işitme duyusunun adı, ses; koklama duyusunun adı, koku ve tatma duyusunun adı ise, tad’dır. Haşim, Dünyayı ‘renkli bir yansıma’ [‘bir aks-i mülevven’] olarak gördüğünü söylerken, doğrudan doğruya görme duyusunun adına [substantif’ine] atıfta bulunmakla, her şeyi renk olarak algıladığını bildirir. Haşim’in, izlenimci [empresyonist] bir şair olduğuna ilişkin görüşler, tastamam bu nedenle, kısaca, rengin, onun şiirinde Dünyayı kavramada belirleyici olması nedeniyle, öne sürülmüştür. Haşim’in şiirinin, ‘görsel’ [visual] bir şiir olduğunu, özellikle de dörtlüğün ilk dizesindeki ‘seyreyledim’ [seyrettim] ve ikinci dizesindeki ‘hayal’ ve elbette üçüncü dizesindeki ‘aks-i mülevven’in oluşturduğu metonimik öbeğin,
{seyretmek, hayal, renkli yansıma} bağlamından çıkarmak mümkündür
Yahya Kemal de poetikasını, bir dörtlükle [Rübai] açıklar:
Yâ rab, ne müsâvâtı ne hürriyeti ver Hattâ ne o yoldan gelecek şöhreti ver Hep neşve veren aşkı terennüm dilerim Yâ rab bana bir ses yaratan kudreti ver Dikkat edilirse burada Yahya Kemal, işitme duyusunun adını, ses’i öne çıkarmaktadır. Bilinen, Yahya Kemal’in şiirin müzik olduğunu, derûnî âhenk dolayımında şiirin bir müzik cümlesine dönüşmesi gerektiğini, poetikasının temelkoyucu ilkesi olarak gördüğüdür. Dolayısıyla, Haşim’de anlamın geriye itilişi [ya da örtbas edilişi] görsel [visual] alanda gerçekleşirken, Yahya Kemal’de geriye itiliş, ‘işitsel’ [acustic] alanda gerçekleşmektedir: Burada da
{terennüm, ses} metonimik öbeği,
Yahya Kemal’in şiirde, düzanlam düzeyinde verilmiş olanın, sentaksın [Yahya Kemal’in deyişiyle, ‘istif’in] ürettiği derûnî âhenk’i örtbas edişi söz konusudur. Yahya Kemal’in ‘Şiir Okumaya Dair’ başlıklı makalesinde Nedim’in o ünlü,
Dökülen mey, kırılan şîşe-i rindân olsun dizesinin verili düzanlamının [‘kadeh kırılmış, şarap dökülmüş’] o büyük ve coşkulu haz durumunu nasıl gizlediğini görmek mümkündür.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder