Edimbilimin Temel Kavramları
1970'lerden itibaren, dilbilimciler tümce yorumlamalarında
bağlam (context) kavramının önemini farkettiler. Tümce anlamı ve yorumlaması
üzerine bağlamın etkisine ilişkin çalışmalar edimbilim (pragmatics) olarak
adlandırılmaktadır. Özetle, edimbilim, insana özgü dil kullanımının bağlam
içerisinde incelenmesidir, denilebilir.
İşbirliği İlkesi (Co-operative Princible)
Bir felsefeci olan
Paul Grice'in (1975) edimbilim kuramında, konuşma bir işbirliği etkinliği
(co-operative activity) olarak tanımlanmaktadır. İşbirliği ilkesinin alt
ilkeleri şunlardır:
1. Nicelik (Quantity): Konuşmada eksik ve gereksiz
bilgilerden kaçınılmalıdır.
2.Nitelik (Quality): Konuşmada inanılan veya doğru olduğu
düşünülen şeyler söylenilmelidir.
3. Belirginlik/Bağıntı (Relevance): Konuşmada
söylenilenlerin konuyla bağıntısı olmalı.
4. Tarz (Manner): Konuşmada açıklık olmalı, söylenilenler
anlaşılmaz olmamalı. Kısa ve öz olmalı.
R. Lakoff (1973), Grice'tan farklı olarak, karşılıklı
konuşmada iki ilke olduğunu söylemektedir:
1. Açık ol (Be clear)
2. Kibar ol (Be polite)
R. Lakoff'a göre, bu iki ilke (maxim), edimbilimsel edincin
temini için yeterlidir. Lakoff kibarlık (politeness) için dört kural
vermektedir:
1. Söylediklerini dinleyiciye empoze etme!
2. Dinleyiciye seçenekler sun!
3. Dinleyicinin kendisini iyi hissetmesini sağla, arkadaşça
ol!
Edimbilim alanında genel olarak üç kavram etrafında
çalışıldığı söylenebilir:
I. Gösterim (Deixis)
II. Önvarsayım (Presupposition)
III. Sözeylem (Speech act)
I. Gösterim: Gösterim, dil ve bağlam arasındaki ilişkiyi
göstermektedir. Her sözcük veya sözce, kendi şartları içerisinde doğru bir
biçimde anlaşılabilir. Dil kullanımı, sözcenin doğru anlaşılmasını sağlayan
aşağıdaki gösterim ifadelerini içermelidir:
1. Kişi Gösterimi (Person Deixis):
a. Adıllar: Ben, sen, o, Biz gibi... Birçok dil, Yakın
(Proximal) ve Uzak (Distal) ayırımı yapmaktadır. Yakın kavramı için bura veya
bu adılları; uzak kavramı içinse şura veya şu adılları örnek olarak
gösterilebilir.
b. Özel adlar: Ali, Ayşe gibi...
c. Gösterme sıfatı ve Adılları: Bu adam, şunlar gibi...
2. Zaman Gösterimi (Time Deixis):
Bir ifadenin, doğru yorumlanabilmesi için belirgin bir zaman
gönderimine sahip olmalıdır. Örneğin, bir bakkalın kapısına şöyle bir not
yapıştırıldığını düşünelim,
'Bir saat içerisinde döneceğim.'
Bu notun ne zaman yazıldığını bilmediğimiz için, yazan
kişinin ne zaman döneceği konusunda doğru bir bilgiye sahip olamayız. Böylesine
bir not, üniversitenin duyuru panosuna asılı olsaydı; yalnızca, zaman konusunda
değil, kişi ve yer konusunda da eksik bir dilsel kodlamanın olduğunu rahatlıkla
söyleyebilecektik.
3. Yer Gösterimi (Place Deixis):
Bir ifadenin doğru yorumlanabilmesi için, bura, bu yerde, şu
kitapta, ora, İstanbul'da gibi belirgin bir yer gönderimine sahip olmalıdır.
II. Önvarsayım: Konuşucuların bazı ifadeleri
yorumlayabilmeleri, kimi durumlarda gerçek dünyayla ilgili bazı örtük bilgileri
kullanmalarıyla ilişkilidir. Örneğin, karşılıklı konuşmada şöyle bir soru
sorulduğunu düşünelim,
'Soyut matematik dersimize siz mi gireceksiniz?'
Bu soruyu okuyan veya duyan kişinin aşağıdaki önvarsayımları
yapması beklenebilir:
1. Konuşmanın geçtiği yer büyük olasılıkla üniversitedir;
çünkü soyut matematik üniversite düzeyinde bir derstir.
2. Soru sorulan kişi bir üniversite hocası olmalı.
3. Soruyu soran ve muhatabının matematik bölümüyle ilişkili
olmaları beklenir.
Kısaca, Önvarsayım, söylem düzleminde önermelerin
boşluklarını tamamlayan edimbilimsel bir işlevdir. Önvarsayım işleviyle
konuşucunun örtük bırakmak istediği veya dilin ekonomi ilkesi güdülenmesiyle
kısalttığı önermeler bir bütünlük içerisinde algılanır. Ancak, önvarsayımın
söylemde gerçekleşmesi veya işlevini yerine getirebilmesi, söylem
katılımcılarının ortak bir bilgiye sahip olmalarını gerektirir. Önvarsayım,
genellikle Bağıntı Kuramı (Relevance Theory) çerçevesinde ele alınmaktadır.
III. Sözeylem: Sözeylem çözümlemecileri, dilin biçimiyle
değil, dille neyin gerçekleştirildiğiyle ilgilenmektedirler. Sözeylemler dilin
dilbilgisel boyutundan öte, toplumsal, kültürel, dolayısıyla işlevsel yönüne
gönderimde bulunmaktadır. Dil üretiminin belli bir amacı vardır. Yani, dili
sözcükleri ve sesleri dilbilgisel olarak sıralamak için değil, bir eylemi
yerine getirmek için kullanırız. Belli bir durumda, belli bir zamanda, belli
bir kişiye sözcelerle aktarmaya çalıştığımız bir durum vardır. Bir anlamda
konuşurken sözle gerçekleştirilen bir eylemi devreye sokmuş oluruz. Örneğin,
hasta olan bir insana söylenen “geçmiş olsun!” kalıp sözüyle bir eylemi, bir
işi yerine getirmiş olmaktayız. Hasta olan bir insana “Kolay gelsin!” denmez;
çünkü “kolay gelsin” kalıp sözü başka bir durumda kullanılabilir. Hasta olan
bir insana, “kolay gelsin” diyerek, doğru bir iş yapmış olmadığımız gibi,
kültürel ve toplumsal yapıya da uygun davranmış olmayız. Dolayısıyla,
sözeylemlerin toplumsal ve kültürel yönleri ve işlevleri vardır. Bir toplumda,
rica etmek için kullanılan bir kalıp söz, başka bir toplumda emir bildiren veya
kaba bir söz olabilir. Bu açıdan bakınca, büyüklerin elini öpmek toplumsal
düzeyde nasıl bir eylemse, sabah karşılaştığımız bir tanıdığımıza “günaydın!”
demek de aynı derecede toplumsal bir eylemdir. Sözeylem çözümlemelerinde,
toplumlar arasındaki farklılıklar gözlemlenebildiği gibi, benzerlikler de
gözlemlenebilmektedir. İki farklı toplumun rica, teşekkür gibi kalıpları benzer
olabilir. Geniş bir perspektifte bakıldığında, sözeylem çözümlemelerinin
toplumların birbirlerini daha iyi anlamalarına katkıda bulunucağı söylenebilir.
Sözeylem çözümlemelerinde sözcelerin yerine getirdiği sözel
eylem üç öğe etrafında incelenmektedir:
1. Düzsöz (locutionary act)
2. Edim söz (illocutionary act)
3. Etki söz (perlocutionary act).
1. Düzsöz: Sözcenin bilgi, açıklama veya betimleme içermesidir.
Sözcede verilen bilgi doğru ya da yanlış olabilir.
"Bugün okula gittim."
"Su yüz derecede kaynar."
2. Edim söz: Sözceyle ilişkili eylemin yerine getirilmesi
"Teşekkür ederim!" (Teşekkür etme eylemi)
"Su kaç derecede kaynar?" (Soru sorma eylemi)
3. Etki söz: Sözceyle dinleyicide istenilen etkinin veya
davranışın gerçekleşmesini amaçlamak
"Lütfen dışarı çıkar mısın!" (Dinleyicinin dışarı
çıkması bekleniyor)
"Dokun şu kabloya, inan çarpılmayacaksın!" (Dinleyici
ikna edilmeye çalışılıyor)
Kaynakça
Farrokhpey, Mahmud (1999). Fundamental Concepts in
Linguistics. Tehran: Sokhan
Tannen, Deborah.
http://www.lsadc.org/info/ling-fields-discourse.cfm
İleri Okumalar
Austin, J.L (1962). How to do Things with Words. Ed.
J.O.Urmson. London: Oxford University.
Brown, P., & Levinson, S. (1987). Politeness: Some
universals in language use. Cambridge University Press.
Grice, H. P. (1975). Logic and conversation. In P. Cole
& J. Morgan (Eds.), Syntax and semantics: Speech acts (Vol. 3, pp. 41-53).
New York: Academic Press.
Lakoff, R. (1973). The logic of politeness; or, minding your
p’s and q’s. In Paper from the ninth regional meeting of the Chicago Linguistic
Society (pp. 292-305). Chicago: University of Chicago Press.
Lakoff, R. (1989). The limits of politeness: Therapeutic and
courtroom discourse. Multilingua, 8(2/3), 101-129.
Sperber, Dan and Deirdre Wilson. (2004) "Relevance
Theory" in G. Ward and L. Horn (eds) Handbook of Pragmatics. Oxford:
Blackwell, 607-632.
Searle, John (1969). Speech Acts. Cambridge: Cambridge
University Press.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder