Şeyhul İslâm Süyutî (Ö. 1530) bu konuyu, yazdığı “El itkan fi uîûmil Kur'an »ının birinci cildinde ve 38. bölümünde şöylece açıklayarak der ki :
Kur'an'da Arapça olmayan kelimelerin bulunduğu hususu ihtilaflıdır. Başta imam Şafiî olmak üzere, İbni Cerir Ubeyde, Kadı Ebubekir ve İbni Fars, Kura'n'da Arapça olmayan yabancı bir kelime yoktur diyorlar ve mealleri altta yazılı ayetleri delil gösteriyorlar :
“Muhakkak biz onu (mânâsına) akıl erdiresiniz diye Arapça bir Kur'an olarak indirdik.» [764]
“Eğer biz onu, yabancı (dilden) bir Kur'an kılsaydık (gönderseydik) onlar -ayetleri açıklanmalı (olmak) gerekmez miydi? Araba Arapça olmayan (Kur'an) mı?- diyeceklerdi.» [765]
Ayrıca bu alimler, Kur'an'ın gelmesinden önce, Arapçaya karışmış yabancı kelimeler, Arapçalaşmışlardır, Bunlara yabancı gözüyle bakılamaz, diyorlar.
Karşı görüşte olan İbni Cerir, Vahb İbni Münebbih ve Said İbni Cübeyr, Tabiînden olan İbni Meysereden rivayet edilen “Kur'an'da her dilden karışmış sözler vardır» beyânına dayanıyorlar. Bunlar, Kur'an madem ki geçmiş ve gelecek ilimleri ihtiva ediyor ve haberlerde de bulunuyor, o halde, o muazzam kitapta Arapça olmayan sözlerin bulunması tabiîdir, diyorlar. İbni Cerir ayrıca, İbni Abbasin, Kur'an lafızları arasında Farsça, Habeşçe, Naptıca vesair kavimlardan karışmış kelimeler bulunduğu» hususundaki rivayetini de delil göstermektedir.
Bu düşüncede olanlar, meali altta yazılan ayete de dayanmaktadırlar :
“Biz hiç bir peygamberi, emrolunduklarını onlara açıklasın diye, kendi kavmının dünden başkasiyle göndermedik...» [766]
Bu münakaşalar gösteriyor ki, Bütün İnsanlara ve Cinlere şamil olarak inmiş bulunan Kur'an'da, kökü yabancı dillerden gelip Arap diline karışmış ve arapçalaşmış kelimeler vardır. Suyutî işte bunları “Itkan»ında toplamış gerekli açıklamaları, kısa da olsa yapmıştır. Bu gibi kelimeler hakkında Ebu Ubeyd Elkasım şöyle der :
Yabancı kökden gelip de Kur'an'a girmiş olan kelimelerin, Arapça olduklarını söyleyenler de doğru söyler. Arapça değillerdir diyenler de doğru der.
Bu espiriden hareketle, Suyutînin topladığı yabancı köklü kelmieleri, alfabetik sıraya göre tanzim ederek, ayni zamanda, kelimelerin Kur'an'daki yerlerini ve kaç adet bulunduklarını da göstererek, liste haline getirdik.
1- Abbedte: Ebul Kasıma göre “Naptîce»dir, Arapçada “Katelte» (öldürdün) demektir. [767]
2- Adnın: İbni Abbasa göre “Süryanîce» dir, Arapçada “Cennetül kerum vel ineb» (üzüm bağı) demektir. [768]
3- Ahlede: Vasıtîye göre “İbranîce »dir, Arapçada “Rükn» (yön) demektir. [769]
4- Arim: Mücahide göre “Habeşçe» dir, Arapçada “Müsnat» (su bendinin yıkılması) demektir. [770]
5- Azer: İbrahim Peygamberin babasına veya başka bir puta ait bir ad olmadığına inanan bâzı lügatçüara göre Arapçada bu kelime “Muhtı» (Günahkâr) demektir. [771]
6- Baîr: Mukatile göre “İbranîce» dir, Arapçada “Küllü ma yühmel» (yük hayvanı) demektir. [772]
7- Betâin: Şeydeleye göre “Kıptîca» dır, Arapçada “Zavahir» (dış taraf) demektir. [773]
8- Biy'a: Cevalikîye göre “Farsça» dır, Arapçada “Kenise» (Kilise) demektir. [774]
9- Cehennem: “İbranîce» veya “Farsça» mı? olduğu ihtilaflıdır. Arapçası “Nar» (ateştir) dır. [775]daha 75 ayette de geçer.
10- Dereste: Rivayete göre “Yahudîce» dir. Arapçada “Kare'te» (okudun) demektir. [776]
11- Dinar: Cevalikîye göre “Farsça» dır, Arapçada “Sikke» (para) demektir. Eskiden altın ve gümüş paraya denirdi. [777]
12- Dürriyyün: Şeydele ve Ebul Kasıma göre “Habeşçe» dır, Arapçada “Muzı» (Işıldayan) demektir. [778]
13- Ebarik: Essaalîbîye göre “Farsça» dır, Arapçada “Sâbbulma ala hinetin» (suyu kolay döken) diye anlatılır.[779]
14- Eraik: Cezvîye göre “Habeşçe» dır. Arapçada “Sürer» (tahtlar) demektir. [780]
15- Ekvab: İbni Cezvîye göre “Naptîce» dır, Aıapçada “Ekvaz» (el veya bardak) demektir. [781]
16- Elim: Cezvîye göre “Zencice» dır, Arapçada “Müvecci'» (Acıtan) demektir. [782]Daha 57 ayette de geçer.
17- Esfar: Vasıtıye göre “Süryanîce» dır, Arapçada “Kütüb» (kitaplar) demektir. [783]
18- Evvab: İbni Hateme göre “Habeşçe» dır, Arapçada “Müsebbih» (ALLAH'ı teşbih eden, zikreden) demektir.[784]
19- Firdevs: Sudîye göre “Naptîce» dır, Arapçada “Kerüm» (üzüm bağı) demektir. [785]
20- Fum: Vasıtîye göre “İbranîce» dır, Arapçada “Hitta» (Buğday) demektir. [786]
21- Ğassak: Cevalikî ve Vasıtîye göre “Türkçe» dır, Ğassak Arapçada “Elbâridul mün ten» (kokmuş soğuk) demektir. İbni Kesirin Tef şirindeki Rabî'-Bini Enesin beyanına göre “ğassak» Cehennemdekilerin biriken kan, irin ve göz yaşlarının dayanılmaz soğukluğu demektir. [787]
22- Ğlz: Ebul Kasıma göre “Habeşçe» dir, Arapçada “Naks» (eksilme) demektir. [788]
23- Haseb: İbni Abbasa göre “Zencîce» dir; Arapçada “Hateb» (odun) demektir.[789]
24- Havariyun: İbni Ebi Hateme göre “Naptîce» dir, Arapçada “Gassalun» (yıkayıcılar) demektir. [790]
25- Hittaten: Hangi dilden Arapçaya girdiği bildirilmiyor Arapçası “Kulu sevaben »(doğru konuşun) demektir.[791]
30- Hudna : Şeydeleye göre “İbranîce» dir, Arapçada “Tübna» (tevbe ettik) demektir. [792]
31- İnahu: Şeydeleye göre “Mağribi Berberice» dir, Arapçada “Nadıcehu» (onun pişmiş yemeği veya olmuş meyvası) demektir. [793]
Uzak Doğuda, Japonyada, Formozada yetiştiğini, hekimlikte de kullanıldığını yazar. (İnsan 5)
39- Keffir: İbni Cezvîye göre “Naptîce» dir, Arapçada “Emhı» (sil) demektir. [794]
40- Kenz: Cevalikî “Farsça» dır diyor. Lügatta, toplanmış veya gömülerek saklanmış mal demektir. [795]
41- Kifleyn: Ebu Musal Eş'arîye göre “Farsça» dır, Arapçada “Dî'feyn» (iki kat) demektir. [796]
42- Küvviret: Said İbni Cübeyre göre “Farsça» dır, Arapçada “ğuvviret» (Güneş dolundukta) demektir. [797]
43- Linetin: Vasıtîye göre “Yahudîce» dir, Arapçada “Nahletin» (bir hurma) demektir. [798]
44- Mekâlid: Mücahide göre “Farsça»dır, Arapçada “Mefatih» (anahtarlar) demektir. [799]
45- Meleküt: İbni Ebi Hatem ve İkrimeye göre “Naptîce» dir, Arapçada “mülk» demektir. [800]
46- Menas: Ebul Kasıma göre “Naptîce» dır, Arapçada “Firar» (kaçmak) demektir. [801]
47- Minseeteh: İbni Cerire göre “Habeşçe» dir, Arapçada “Asa» (değnek) demektir. [802]
48- Misk: Saâlibîye eöre “Farsçadır Arapçada ve Türkçede başka adı yoktur. Misk, Asyanın yüksek dağlarında yaşayan, bir cins Ceylanın erkeğinin karın derisi altındaki bir bezden çıkarılan güzel kokulu bir maddedir. [803]
49- Mişkât: Mücahide göre “Habeşçe» dir, Arapçad “Küvet» (dıvardaki ışık yeri) demektir. [804]
50- Münfatır: İbni Abbasa göre “Hebeşçe» dir, Arapçada “mumtelie» (dolu) demektir. Tefsirlerde ise “Munşak» (yarılmış) olarak açıklanır. [805]
51- Müttekeen: İbni Ebi Hateme göre “Habeşçe» dir, Arapçada “Turunç» (Portakal cinsinden bilinen meyva) demektir. [806]
52- Naşie: İbni Mesude göre “Habeşçe» dir, Arapçada “kıyamulleyl» (geceyi ayakta geçirmek) demektir. [807]
53- Râina: İbni Abbasa göre “Yahudîce»dir, Arapçada “seb» (sövmek) demektir. [808]
54- Rabbaniyyün: Ebu Ubeydeye göre “İbranîce» veya “Süryanîce» dir, Arapçada “İlâhiyyun» (Din alimleri) demektir. [809]
55- Rehven: Ebul Kasıma göre “Naptîce» dir, Arapçada “sehlen» (kolaylıkla) demektir. Vasiliye göre “Süryanîce» dir, Arapçada “Sakinen» (sükûnetle) demektir. [810]
56- Rakım: Şeydeleye göre “Rumca» dır, Arapçada “levh» (levha) demektir. Ebulkasıma göre yazı, Vasıtîya göre, mürekkep konan divittir. [811]
57- Ress: Kirmniye göre Arapça değildir,Arapçada “Bir» (kuyu) dır. [812]
58- Ribbiyyun: Ebu Hatem göre “Süryanîce» dir. İbn"i Kesire göre Arapçada “cumuun kesireh» (çok topluluklar) demektir. Bâzı alimler bunu “Ulemaun kesir» (çok alimler) diye yorumlamışlardır. [813]
59-Rum: Cevalikî, Arap olmayan bir kavmin adıdır der. Bilindiği üzere o kavim. Yunanlılardır. [814]
60- Sakar: Cevalikîye göre “Arapça» değildir, Arapçada “Nar» (ateş yahut Cehennem) demektir. Türkçede, alnında küçük beyazı olan hayvan veya daima elinden kaza çıkan adam demektir. [815]
61- Seferetin: İbni Abbasa göre “Naptîce» dir, Arapçada “Kura» (köyler) demektir. [816]
62- Sekeren: İbni Abbasa göre “Habeşçe» dir, Arapçada “Hail» (Sirke) demektir. [817]
63- Seriyya: Mycahide göre “Süryanîce» dir, Arapçada “nehr» (Irmak) demektir. Said İbni Cübeyr “Naptîce» Şeydele “Yunanca» dır derler. [818]
64- Selsebîl: Cevalikîye göre Arapça değildir. Lügatta “Maun azib» (tatlı su) diye gösterilir.[819]
65- Sicil: İbni Abbasa göre “Habeşçe» dir, Arapçada “Recül» (kişi) demektir. İbni Cinnî ise “Muhtesib» inde, Arapçasının “kitab» olduğunu yazar. Bâzıları da “Farsçadır» demişlerdir. [820]
66- Siccîl: Mücahide göre “Farsça» dır ve “Hicretünmin tın» (topraktan pişirilerek meydana gelen tuğla) demektir. [821]
67- Siccîn: İbni Hateme göre Arapça değildir. Lügatta Arapçası “Daim, Şedid» (Sürekli şiddet) demektir. [822]
68- Sîna: Dahhâke göre “Naptîce» dir, Arapçada “Hasen» (güzel) demektir. Aynı zamanda bir yerin de adıdır.[823]
69- Sînîn: İbni Cerir ve İbni Hateme göre “Habeşçe» dır, Arapçası “Hasen» (güzel) dir. [824]
70- Sücceden: Vasitîye göre “Süryanîce» dir, Arapçada “Mukmurruus» (Baş kaldırıp öne bakmak) demektir. [825]Daha 10 ayette geçer. Ahteri lügati “Muknf» Başın kaldırarak öne bakıp durmaktır diyor.
71- Suradık: Cevalikîye göre “Farsça» dır, Arapçada “Dehliz» (koridor) demektir. [826]
72- Sündüs: Cevalikîye göre “Farsça» dır, Arapçası “Rakıkud-dibac» (ince ipek kumaş) demektir. [827]
73- Surhunne: İbni Abbasa göre “Naptîce» dir, Arapçada “Şakkik hunne» (onları parçala) demektir. İbni Münebbihe göre “Rumca» dır, Arapçası “Kattî hunne» (onlan kes) demektir. [828]
74- Sırat: İbni Cezvıye göre “Rumca» dır, Arapçada “Tarık» (yol) demektir. [829]daha 37 ayette de geçer.
75- Şatr: İbni Ebı Hateme göre “Habeşçe» dir, Arapçada “Tilka» (Cihet, yön) demektir. [830]
76- Şehr: Cevalikî, Bâzı lügatçılara göre “Süryanîce» dir, der. Arapçada Oniki aydan her birine “şehr» denir. [831]Daha 13 ayette geçer.
77- Tafıka: Şeydeleye göre “Rumca» dır, Arapçada “Kasd» (Niyet) demektir. [832]
78- Tağut: Suyut'î “Habeşçe» olduğunu, Arapçada “Kâhin» (Falcı) anlamına geldiğini yazar. (Bakara 256) Daha 7 ayette de geçer.
79- Tâhâ: İbni Abbasa göre “Habeşçe» dir. Arapçada “Kekavlike yâ Muhammed» (Dediğin gibidir yâ Muhammed a.s.) demektir. [833]
80- Tahtiha: Ebul Kasıma göre “Naptîce» dir, Arapçada “Batnıha» (Hz. Meryemin karnı) demektir. Lügatta “taht» (yer) veya (mekân) yahut (alt) ile tercüme ediliyor.[834]Daha 35 ayette de geçer.
81- Tetbîr: Said İbni Cübeyre göre “Naptîce» dır, Arapçada (helak) demektir. [835]
82- Tennur: Cevalikî ve Saalibîye göre “Farsça» dır. Lügatta, ekmek pişirmek için, yerde açılan ve çamurla sıvanan yerdir denir. Buna Türkçemizde “tandır» deriz. Şu hale göre bu kelime daha çok Türkçeden Arapçaya girmiş ve “tennür» olmuştur denebilir. [836]
83- Tûbâ : İbni Abbasa göre “Habeşçe» “Cennet» demektir. [837]
84- Tûr: Mücahide göre “Süryanîce» dir, Arapçada “Cebel» (dağ) demektir. [838]
85- Tûvâ: Daha 9 ayette de geçer. Kırmam yabancı bir kökten geldiğini, Arapçada “leylen» (gece) demek olduğunu söyler. Bâzı lügatçılara göre “İbranîce» dir, Arapçada “Ricilen» (ayakla, yaya) demektir. [839]
86- Verâ: Şeydele ve Ebul Kasıma göre “Naptice» dir, Arapçada “imam» (öncü) demektir.[840]Daha 11 ayette de geçer.
87- Verde: Cevalikîye göre Arapça değildir. Türkçesi güldür. [841]
88- Vizr: Ebul Kasıma göre “Naptîce» dir, Arapçada “Habel» (yük) demektir. [842]
89- Yakut: Cevalikî ve Saalibîye göre “Farsça» dır, kıymetli bir taşın adıdır. [843]
90- Yâsîn: İbni Abbasa göre “Habeşçe» dır, Arapçada “Ey însan» demektir. Said İbni Cübeyr “Yâ recül» (ya kişi) demektir der.[844]
91- Yehur: Davud Bini Hinde göre “Habeşçe» dir, Arapçada “yerciu» (geri döner) demektir. [845]
92- Yesuddûn: İbni Cezvîye göre “Habeşçe» dir, Arapçada “Yeduccune» (Karanlıkla Tavuk Ararlar) demektir.[846]
93- Yemmi: İbni Kuteybeye göre “Süryanîce» dir, Arapçada “Bahr» (deniz) demektir, İbni Cezvî “İbranîce» Şeydele “Kıptîce» olduğunu söylerler. [847]Daha 7 ayette de geçer.
94- Yehud : Cevalikîye göre, Hz. Yâkubun oğullarından Yehuzadan töreyen kavmin adıdır. [848]
95- Yusher: Şeydeleye göre “Kıbtîca» dır. Diğer bir kısım ulema “Mağribî» (Berberice) dir, Arapçada “Yundaccu» (çağırılır) demektir, derler. [849]
96- Zencebil: Cevalikî ve Saalibîye göre “Farsça» dır. Lügatta; Hintde, Cinde ve diğer bâzı yerlerde yetişen bir bitki kökü olduğu iyisinin Hintde yetiştiği, ayrıca “Hamr» (şarap) anlamına da geldiği yazılır.[850][851]
[764] Yusuf: 12/2.
[765] Fussılet: 41/44.
[766] İbrahim: 14/4.
[767] Şuarâ: 42/22.
[768] Tevbe: 9/72. Râd: 13/23. Gafir: 8, Nahl: 16/31. Kehf: 18/31. Meryem: 19/61. Taha: 20/76. Sâd: 38/50. Fatır: 35/33. Saf: 61/12 .Beyyine: 98/8.
[769] Araf: 7/176.
[770] Sebe: 34/16.
[771] En'am: 6/74.
[772] Yusuf: 12/65,72.
[773] Rahman: 55/54.
[774] Hac: 22/40.
[775] Ali-imran: 3/162.
[776] En'am: 6/105.
[777] Aliimran: 3/75.
[778] Nur: 24/35.
[779] Vakıa: 56/18.
[780] Kehf: 18/31. Yasin: 36/56. İnsan: 76/13,.Mutaffifin: 83/23.
[781] Vakıa: 56/18.
[782] Bakara: 2/10.
[783] Cumu'a: 62/5.
[784] Sad: 38/17,19,20,44. Kaf: 50/32.
[785] Kehf: 18/107. Müminun: 23/17.
[786] Bakara: 2/61.
[787] Sad: 38/57. Nebe: 78/25.
[788] Hud: 11/44.
[789] Enbiya: 21/98.
[790] Maide: 5/III. Saf: 61/14.
[791] Bakara: 2/58. Araf: 7/161.
[792] Araf: 7/156.
[793] Taha: 20/130.
[794] Aliimran: 3/193.
[795] Hud: 11/12. Kehf: 18/82. Furkan: 25/8.
[796] Hadid: 57/28.
[797] Tekvir: 81/I.
[798] Haşır: 59/5.
[799] Şûra: 42/12.
[800] En'am: 6/75. Araf: 7/185. Mû'minun: 23/88. Yasin: 36/83.
[801] Sad: 38/3.
[802] Sebe: 34/14.
[803] Mutaffifin: 83/26.
[804] Nur: 24/35.
[805] Müzzemmil: 73/18.
[806] Yusuf : 12/31.
[807] Müzzemmil: 73/6.
[808] Bakara: 2/104.
[809] Maîde: 5/44, 63.
[810] Duhan: 44/24.
[811] Kehf: 18/9.
[812] Furkan: 25/38.
[813] Aliimran: 3/146.
[814] Rum: 30/I.
[815] Kamer: 54/48. Müddessir: 74/26, 27, 42.
[816] Abese: 80/15.
[817] Nalil: 67
[818] Meryem: 19/24.
[819] İnsan: 76/18.
[820] Enbiya: 21/104.
[821] Hud: 11/82. Hicr: 15/74. Fil: 105/4.
[822] Mutaffifin:83/ 7, 8.
[823] Mûminun: 23/20.
[824] Tin: 95/2.
[825] Bakara:2/ 58.
[826] Kehf: 18/29.
[827] Kehf: 18/31. Duhan: 44/53. İnsan: 76/21.
[828] Bakara: 2/260.
[829] Fetih: 48/6.
[830] Bakara: 2/144, 149, 150.
[831] Bakara: 2/185.
[832] Araf: 7/22.
[833] Tâhâ: 20/1.
[834] Meryem: 19/24.
[835] İsra: 17/7.
[836] Hud: 11/40. Müminun: 23/27.
[837] Râd: 13/29.
[838] Bakara: 2/63.
[839] Tâhâ: 20/12.
[840] Bakara: 2/101.
[841] Rahman: 55/37.
[842] En'am: 6/146. Esra: 15, Fatır: 35/18. Zümer:39/ 7. Necm: 53/38.
[843] Rahman: 55/58.
[844] Yâsîn: 36/1.
[845] İnşikak: 84/14.
[846] Enfal: 8/47.
[847] Araf: 7/136.
[848] Bakara: 2/113.
[849] Hac: 22/20.
[850] İnsan: 76/17.
[851] Ahmet Gürkan, Kur’an’ın Nasih Ve Mensuh Ayetleri, Yeni İlahiyat Kitabevi, Ankara, 1980: 260-273.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Popular Posts
-
More to Read 1 - 2 ve Cevap anahtarları odtu metu reading book https://yadi.sk/d/PzFvxUttdFGjN C...
-
به دنیا دل نبنده هر که مرده از بابا طاهر-Baba Tahir’den 16 11 2013 ز دل مهر رخ تو رفتنی نی غم عشقت به هر...
-
bir ve olmak bu için o ben demek çok yapmak ne gibi daha almak var kendi gelmek ile vermek ama sonra kadar yer ...
-
Inci Kut İspanyol Dili Ve Grameri https://yadi.sk/i/4lE3n9Eb3MgRFa
-
Le temps, c'est de l'argent. ( Lö tan se dö larjan.) Les bons comptes font les bons amis. ( Le bon cont fon le bonzami.) Dog...
-
My name is Catherine, but I'm called 'Kate' by my friends. I live near Leeds, in the north-east of England. I'm a dental n...
-
tahsin saraç fransızca - türkçe sözlük https://yadi.sk/i/TdKaHeO13KwirN
-
. Bölüm Türkler İçin Kolay Almanca Öğrenimi Almanca da 26 harf vardır. Türkçe de olmayan harfler şunlardır: Ää( e ) ,Qq( ku ) ,X x( ik...
-
Türkçe İle İlgili Sözler, Türkçe Doğru Kullanmak Sloganları, Türkçe Doğru Kullanmak İle İlgili Sloganlar Türkçeni doğru kullan, ülkene sa...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder