1984 Yılında Bankog’daki Amerikan Üniversitesi Dil Merkezi, Tayland dilini öğretmek için yeni bir yaklaşım kullanmaya başladı. Bu metoda Dinleme Yaklaşımı (The Listening Approach) adı verildi. Son yıllarda daha çok Otomatik Dil gelişimi (Automatic Language Growth) olarak bilinmeye başlandı.
Otomatik konuşma yerleşmeden önceki her konuşma girişimi (ve hatta o dilde düşünme girişimi bile) hasara sebep olur ve elde edilecek nihai sonuçları kısıtlar. Başka bir deyişle bu metot, çok uzun bir sessiz kalma dönemi kullanır.
Sessiz kalma dönemi boyunca öğrenciler sadece dinlemeye odaklanır. 6-12 aylık yoğun bir dinleme döneminden sonra; öğrenciler kendiliğinden, doğal bir şekilde, hiçbir çaba sarf etmeden ve kuracağı cümleyi düşünmeksizin konuşmaya başlamıştır.
ÇOCUKLARIN SIRRI
Herkes bilir ki, insanlar yeni bir ülkeye taşındıklarında çocuklar sonunda o ülkenin dilini, ana dili gibi konuşabilir ama yetişkinler konuşamaz. Bu durumun normalde izahı, çocukların özel bir yeteneği olduğu ve büyüdükçe bu yeteneği kaybettikleridir.
Öğreticiler derler ki; yetişkinler için diller doğal olarak öğrenmek yerine, öğretilmeli ve çalışarak öğrenilmelidir.
Peki, hali hazırdaki dil öğretme yöntemlerimizden daha iyi bir öğretme tekniği olamaz mı? Neden? Mesela orta Afrikadaki bir yetişkin, yeni bir dil konuşan başka bir topluma gittiğinde bizim modern öğrencilerimizden daha iyisini yapabilir mi? Bize bu işi ilk öğreten öğretmenlerimiz yanılmış olamazlar mı? Belki de yetişkinler çocukların yaptığını yapabilir. Belki bu sadece onları başarmaktan alıkoyan, yetişkin davranışıdır (yetenek eksikliği değil).
YANLIŞ - Çocuklar, Yetişkinlerin yapamadığı bir şeyi yapıyor.
SORULMAYAN SORU – Bir Yetişkin, bir yıl boyunca hiç konuşmaksızın, sadece dinlese ne olurdu?
CEVABIMIZ – Hem çocuklar, hem de yetişkinler bunu doğru olarak yapabilirler, ama sadece yetişkinler bunu yanlış yapabilirler. 4 yaşındaki bir çocukla bir yetişkinin, yabancı dil konuşan birine karşı tepkilerini hayal edin. Yetişkin konuşup karşılık vermeye çalışırken, çocuk genellikle sadece dinler.
Şimdi çocukların sırrının sadece konuşmaya çalışmadan dinlemek olduğunu hayal edin. Mantıklı olan şudur ki, bir şeyleri daima doğru olarak dinlemek dili doğru olarak yapılandıracaktır. Bir şeyleri sürekli yanlış olarak söylemek de onu yanlış yapılandırır.
Yetişkinler çocukların yaptığı şeyi aynen yapsalardı ne olurdu (bir yıl boyunca hiçbir şey söylemeye çalışmadan sadece dinlemek)
1984 de, Bankog’daki AUA dil merkezi, Tai okullarında aynen bunu yapmaya başladı. Öğrenciler neredeyse bir yıl boyunca hiçbir şey konuşmadan sadece dinlediler. Yetişkinlerin neredeyse çocuklarla aynı sonucu elde ettiklerini gördük. Eğer yetişkinler; bütün bir yıl, hiçbir şey söylemeye çalışmadan, gerçek durumlardaki doğal konuşmaları anlarlarsa, berrak ve akıcı bir konuşma otomatik olarak gelecektir.
Çocuklarla yetişkinler arasındaki fark; yetişkinlerin doğru yapma yeteneğini kaybetmesi değil, çocukların yanlış yapma eğilimi kazanmamalarından gibi görünüyor (işte bu, zorlanmış konuşma çabasının doğal yeteneğimizi tahrip etmesidir.)
Zorlanmış konuşma gayreti yetişkinlere zarar verir.
Sürekli olarak birinin cümleleri hakkında düşünmek, onları tercüme etmek, kelimeleri doğru yerlerine koymaya çalışmak, gramer olarak irdelemek ve bunun gibi herhangi bir yönden düşünmek, sizin yerli bir konuşmacı gibi İngilizce konuşmanızı önler.
Doğal konuşma (Otomatik olarak gelen konuşma) yanlış bile olsa size zarar vermeyecektir. Zarar yanlış konuşmaktan gelmez, konuşurken dille ilgili düşünmekten gelir.
Biz önerdiğimiz şey nedir. Çocukların daima yerli konuşmacı halini almakla biten sebebi öneriyoruz. Çünkü onlar dinleyerek öğreniyorlar. Yetişkinlerin yapamadığı şeyi öneriyoruz çünkü onlar konuşarak öğreniyorlar.
Yetişkinler çok fazla konuşurlar Formül şu: Dinle; Konuşma; Sabırlı Ol. Ve şimdi anlaşılan o ki bu yalnızca çocukların sırrı değilmiş. Bu herkesin sırrıdır aslında. Ve çocuklar bunu daha bağlılıkla ve sabırla yaparken, yetişkinler daha hızlı yapabilir.
2 – ALG (‘Automatic Language Growth’.) NASIL ÇALIŞIR
Çoğu dil öğretmeni, öğrencilerine sürekli olarak, yapabildikleri kadar konuşmaya çalışmalarını ve bir şey söylemeden önce dikkatlice düşünmelerini, böylece doğru yapacaklarını söylerler. Ben de şimdi şunu söylüyorum; Bu tarz bir konuşma ve düşünme, kesinlikle yetişkinlerin dili iyi öğrenmelerini önleyecektir.
3- ALG’Yİ (‘Automatic Language Growth’) SINIFLARDA UYGULAMAK
Yeni bir ülkeye taşınan çocuklara baktığımızda, onların dinlediğini, güldüğünü ve öylece baktığını görürüz. Çocuğun sırrı: kulaklar açık, ağız kapalı ve test yok. Onlar iki yıl içinde neredeyse yerli konuşmacı gibi olurlar.
Sonra dünyadaki diğer dil sınıflarına baktığımızda, tam da tersini görürüz: kulaklar uygulamada kapalı; (öğrenciler, kulakları yerine gözlerini kullanıyorlar), ağız açık, ve bir sürü test. Bu öğrencilerin çok az bir kısmı yerli konuşmacılar gibi olabilir.
Modern öğrencilerin ihtiyacı olan iki şey.
Öncelikle gayet ilgi çekici (eğlenceli, heyecanlı, meraklı v.b.) olan bir dili tecrübe ediyor olmalılar. Ki bu şekilde öğrenciler yeni bir dil kullanıyor olduklarını unutsunlar.
Ve İkinci olarak, öğrencilerin eğitim gördüğü dilin anlaşlılabilirlik düzeyi öğrenmek için yeterli derecede yüksek olmalıdır. Bu ilk günden %80-%100 olması anlamına gelir.
Öğretmenleri, ilgi çekici ve anlaşılabilir olmaları için iyice eğitmek gerekiyor. Ama işte bu başarının sırrıdır. İlginç ve anlaşılabilir İngilizce dinlemek ve uzun bir sessizlik dönemi (konuşmaya çalışmadan dinlemek) bir yerli konuşmacı gibi konuşabilmenin anahtarıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder