Bu kelime Karaçay-Malkar Türkçesinde “heybe, yük taşımada kullanılan torba” anlamlarına gelmektedir. Kelimenin kökeninin bir fiilden geldiği açıktır. Kaşgarlı Mahmud’un XI. yüzyılda yazdığı Divanü-Lugat-it Türk adlı eseri taradığımızda “yüklemek” anlamına gelen art-/ artıl- fiilinin eski Türkçe’de mevcut olduğunu görebiliriz (Divanü-Lugat-it Türk dizini 1972, 11). Karaçay-Malkar Türkçesinde yaşayan artmak kelimesi, eski Türkçe’de var olan art-“yüklemek” fiiline getirilen, fiilden isim yapan -mak eki ile oluşturulmuştur.
baçama
Bu kelime Karaçay-Malkar Türkçesinde “başkan, lider, önder” anlamlarına gelmektedir. Kelimenin etimolojik kökenini tespit edebilmek için Karaçay-Malkar Türkçesini meydana getiren eski Türk dillerinden Hun-Bulgar Türkçesi kaynaklara başvurmak gerekmektedir. Volga Bulgar kitabelerinde “baş” anlamına gelen baç kelimesi yer almaktadır (Tekin 1988: 167). Eski Türkçe’ye göre Bulgar Türkçesinde ş>ç ses değişmesine işaret eden baç “baş” kelimesi günümüz Karaçay-Malkar Türkçesinde aslî şeklini baçama kelimesinde muhafaza etmiştir. Bu kelimedeki “ç” sesi bir ara ses olarak kaldığı için “ş” sesine dönüşmeden korunabilmiştir. “baçama” kelimesi Karaçay-Malkar Türkçesinde Hun-Bulgar Türkçesi döneminden kalma arkaik bir kelimedir.
Bayramuk
Karaçay-Malkarlılar arasında erkek ve soy adı olarak kullanılan bu ismin kökeni bir dönem Kafkasya halkları arasında hâkim olan Hıristiyanlık inancı ile yakından ilgilidir. Kafkasya’da kısa bir süre için yayılan Hıristiyanlık dönemi sırasında İsa peygamberin annesi Hz. Meryem de Kafkasya halkları arasında kutsal bir kişilik kazanmıştı. Hıristiyanlığın yok olarak yerini yine animist-şamanist inançlara bırakmasının ardından, bir çok Hıristiyan azizinin olduğu gibi Hz. İsa ve Hz. Meryem de Kafkasya halkları tarafından olağanüstü güçlere sahip tabiat tanrıları kimliğine büründürüldüler. Hz. Meryem Bayram ya da Bayrım Biyçe adlarıyla Karaçay-Malkar inançlarında kadınları ve çocukları koruyan tanrıça özelliğine kavuştu. Hz. İsa ise “Meryem’in oğlu” anlamına gelen Bayramuk adıyla Karaçay-Malkar halkı arasında tanındı. Bu ada “Baramuk” biçiminde Macaristan’daki Kıpçaklar ve Mısırdaki Kıpçak-Çerkes Memlükleri arasında da rastlanırken (Rasonyi 1973, 87), Kafkasya’daki Çerkesler arasında da “Meyremok” şeklinde görülür (Bıjışkyan 1969:84).
burçak
Karaçay-Malkar Türkçesinde “küçük dolu tanesi, buz parçası” anlamına gelen burçak kelimesinde Ana Türkçe’de mevcut olan ve bugün bir çok Türk lehçesinde -z sesine dönüşen -r sesinin korunduğu görülmektedir. Hun-Bulgar Türkçesi döneminden kalan ve Karaçay-Malkar Türkçesinde yaşayan bu kelimede bur “buz” anlamını taşırken, -çak “-çık/-çik/-çuk/-çük” anlamlarına gelen küçültme eki vazifesini görmektedir. Bu eke Karaçay-Malkar Türkçesinde kübürçek “küçük sandık”, tüyümçek “düğüm” gibi kelimelerde rastlamak mümkündür. Ana Türkçe’de “buz” anlamına gelen bur kelimesi Karaçay-Malkar Türkçesinde burçak kelimesinde korunmuştur. Bu kelime isimden fiil yapan -la eki ile birlikte burçakla- “ince dolu yağmak” biçiminde de Karaçay-Malkar Türkçesinde yaşamaktadır.
ıyıh kün ~ ıyık
Karaçay-Malkar Türkçesinde “Pazar günü” anlamına gelen ıyıh kün ve “hafta” anlamına gelen ıyık kelimeleri Karaçay-Malkarlılar arasında bir dönem yayılan Hıristiyanlık inancıyla ilgili olmakla birlikte Pazar günü’ne ve hafta’ya verilen ıyıh kün ve ıyık isimleri doğrudan eski Türkçe ile ilgilidir. Karaçay-Malkar Türkçesindeki ıyıh kün ve ıyık kelimelerinde d>y ses değişmesinin izlerini görmek mümkündür. Eski Türkçede “kutsal, kutlu, mübarek” anlamına gelen ıduk kelimesi Karaçay-Malkar Türkçesinde ıyıh ~ ıyık biçimlerine dönüşmüştür. Kafkasya’da Hıristiyanlığın hâkim olduğu dönemde Karaçay-Malkar Türkçesinde kutsal Pazar günü (Iyıh kün) ve Pazar günü dolayısıyla hafta (ıyık) anlamlarını kazanarak günümüze gelen her iki kelimenin kökeni de eski Türkçede “kutsal, kutlu, mübarek” anlamına gelen ıduk kelimesidir.
karaton
Karaçay-Malkar Türkçesinde “kısır, çocuksuz” anlamlarına gelen karaton kelimesi iki kelimenin birleşmesiyle meydana getirilmiş ancak farklı anlam yüklenmiş bir kelimedir. Kelime kara+ton kelimelerinden müteşekkildir. Kelimeyi meydana getiren kara “siyah” ve ton “elbise” kelimelerinin birleşiminden ortaya “siyah elbiseli / kara giyimli” gibi bir anlam çıkmaktadır. Fakat bu anlam karaton kelimesinin Karaçay-Malkar Türkçesindeki “kısır, çocuksuz” anlamıyla örtüşmemektedir. O halde kelimenin kökenini eski toplumsal geleneklerde aramak gerekir. Eski Türk geleneklerinde çocuk sahibi olmanın, özellikle erkek evlada sahip olmanın önemi bilinmektedir. Dede Korkut destanlarında da örneklerine rastladığımız bu tutum sonucunda toplumda çocuk sahibi olamayan fertlerin statülerinin alt seviyelerde yer aldığı anlaşılmaktadır. Dede Korkut destanlarında, şölenlerde erkek evladı olanlar beyaz çadırda, kız evladı olanlar kırmızı çadırda ağırlanırken, çocuk sahibi olamayanların kara çadırda ağırlanıp kara koyunun etinden yemeleri, kara giyimler giymeleri eski Türk toplumsal yapısında çocuksuz bireylerin statüleri hakkında bize bir fikir vermektedir. İşte aynı geleneğin izlerini taşıyan eski Karaçay-Malkar kültüründe de çocuk sahibi olmayan bireylerin toplumda alt statüde değerlendirilmeleri ve onlara giydikleri kara giyimlerinden dolayı “karaton” adının verilmesi, dilin gelişme sürecinde “karaton” kelimesinin “çocuksuz, kısır” anlamlarını karşılamasına yol açmıştır (Tavkul 1993: 211)
ütür-, ütürgü
Karaçay-Malkar Türkçesinde “delmek, delik açmak” anlamını karşılayan ütür- kelimesi ile, “ağaç oyma kalemi” anlamını karşılayan ütürgü kelimelerinin isimden fiil ve fiilden isim yapma kelimeleri ile oluşturulduğu anlaşılmaktadır. Ancak çağdaş Karaçay-Malkar Türkçesinde bu kelimelerin isim kökünü oluşturan bir kelime bulunmamaktadır. Eski Uygur Türkçesi metinlerinde karşımıza çıkan ve “delik” anlamına gelen üt kelimesi, çağdaş Karaçay-Malkar Türkçesinde unutulmuş, ancak ütür- ve ütürgü kelimelerinin kökünü oluşturan eski Türkçe bir kelimedir.
Kaynaklar
- AVCIOĞLU, Doğan (1982), Türklerin Tarihi.-İstanbul:Tekin Yayınevi.
- BAYÇOROV, S.Ya. (1989), Drevnetürkskie Runiçeskie Pamyatniki Evropı.-Stavropol.
- BIJIŞKYAN, P.Minas (1969), Karadeniz Kıyıları ve Coğrafyası.-İstanbul:İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları
- CAFEROĞLU, Ahmet (1968), Eski Uygur Türkçesi Sözlüğü.-İstanbul: TDK yayınları.
- Divanü-Lugat-it Türk Dizini (1972).-Ankara: TDK yayınları.
- FEHER, Geza (1984), Bulgar Türkleri Tarihi.-Ankara:Türk Tarih Kurumu Yayınları.
- GROUSSET, Rene (1980), Bozkır İmparatorluğu.-İstanbul:Ötüken Neşriyat.
- KURAT, Akdes Nimet (1972), IV-XVIII. Yüzyıllarda Karadeniz Kuzeyindeki Türk Kavimleri ve Devletleri.-Ankara: Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Yayınları.
- RASONYİ, Laszlo (1988), Tarihte Türklük.-Ankara:Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü
- TAVKUL, Ufuk (1993), Eski Türk Kultura bla baylamlı bir Karaçay-Malkar söznü caratıluvu “Karaton”. Mingi Tav (Nalçik), (2), 1993, 211-212.
- TEKİN, Talat (1988), Volga Bulgar Kitabeleri ve Volga Bulgarcası.-Ankara: TDK yayınları.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder