Öne Çıkan Yayın

kelime videoları

https://www.youtube.com/channel/UC91Wrsi_25Ts3280rX8CLDw                                               ...

13 Nisan 2014 Pazar

Türkiye'de Etimoloji Sözlüklerinin Bugünkü Durumu

Türkçe sözcüklerin etimolojisi üzerine yayımlanmış sözlüklerin önemli bir kısmı Türkiye dışından araştırmacılara aittir. Bunlardan özellikle Martti Räsänen’in Versuch eines etymologischen Wörterbuchs der Türksprachen sözlüğünde her sözcüğün en eski şekli veya günümüz Türk lehçelerindeki durumu madde başı olarak alınmış, birbirinden farklı olan anlamları varsa tek tek gösterilmeye çalışılmıştır. Gerekli görüldüğü durumlarda Ural ve Altay dillerindeki şekilleriyle karşılaştırmalar yapılmıştır. Gerhard Doerfer, Stanislaw Kaluzyński, Lajos Ligeti gibi Türkolog ve Altayistler de esere katkıda bulunmuşlardır (Güner, 2006:78).
 
Räsänen’in 1969’da yayımlanan bu önemli çalışmasında, varsa, her sözcüğün en eski biçimi (Eski Türkçe, Orta Türkçe vb.) ya da günümüzdeki biçimi (Azerî Türkçesi, Kumukça vb.) madde başı yapılmış, sözcüğün yaşadığı diller, farklı anlamları varsa bunlarla birlikte tek tek gösterilmiştir. Yeri geldikçe kimi sözcükler Ural ve Altay dillerindeki biçimlerle karşılaştırılmış, özellikle Moğolcadan, Mançu-Tunguz dillerinden, Koreceden ve Finceden akraba olması olası örneklere yer verilmiştir (Ölmez, 1998:177).
 
Madde başlarından kimisi ana biçimler olup yazılı metinlerde karşılaşılmayan sözcüklerden oluşmaktadır. Räsänen, bir sözcüğün akrabalığı ana döneme değin gidiyorsa bunu, “~” işaretiyle göstermiştir. Olası bir akrabalık içinse “=” işaretini kullanmıştır (Ölmez, 1998:177).
 
Sözlüğün ilk biçiminden kimi parçaları 1963 yılındaki Altayistik toplantısında, Helsinki’de okumuştur. Sözlüğün önsöz bölümünden anladığımız kadarıyla Mongolistik ve Arabistikle ilgili konularda alanın uzmanlarının görüşlerine başvurulmuştur. Döneminin önde gelen Altayist ve Türkologları da ayrıca esere katkıda bulunmuşlardır (Arapça ve Farsça sözcükler için Jussi Aro, öteki konularda Gerhard Doerfer, Susanne (Zsuzsa) Kakuk, Stanislaw Kahızyıiski, Lajos Ligeti, Nicholas Poppe) (Ölmez, 1998:177).
 
2. An Etymological Dictionary of Pre-Thirteenth Century Turkish-Sir Gerard Clauson
 
Etimoloji sözlükleri içinde, Sir Gerard Clauson’un An Etymological Dictionary of Pre-Thirteenth Century Turkish (Oxford, 1972) sözlüğü çok yetkin bir etimoloji çalışmasıdır (Sezer, 2003: 1). Eserin girişinde, eski Türkçenin eklerinin kısa bir listesi mevcuttur. 13. yy. öncesi leksikolojik verileri ele alan Clauson, önce Orhon yazıtlarından, ardından Yenisey yazıtlarından örnekler vermiş ve daha sonra Uygur ve Hakaniye Türkçelerinden örneklerle ilgili maddeyi tamamlamıştır. Bu çalışmada Clauson’un, S. E. Malov’un Yeniseyskaya Pis’mennost’ Tyurkov, tekstı i perevodı adlı eserinden hareketle verdiği örnekler hem Malov ile hem de Malov’dan sonraki belli başlı çalışmalarla karşılaştırılmış ve gerektiğinde maddenin altına açıklayıcı notlar düşülmüştür. Özellikle çok satırlı bazı yazıtların daha sonra yapılan yayımlarındaki satır farklılıkları belirtilmiştir (Aydın, 2009:94).
 
Eserde her sözcük yer aldığı en eski metne göre madde başı yapılmıştır. Sözcüklerin gerçek anlamlarının yanında varsa mecazî anlamları da verilmiştir. Bundan sonra, Kıpçak Türkçesi eserlerine kadar olan dönem içerisindeki metinlerden örnekler alınmıştır. Sözcüğün devirler arasında geçirmiş olduğu ses değişmeleri gösterilmiştir. Eğer sözcük günümüzde yaşıyorsa hangi Türk lehçesinde yaşadığı belirtilmiş ve bu sözcükler metinlerden alınmış örneklerle ortaya konulmuştur. Ayrıca incelenen sözcük alıntı ise geldiği dil de mutlaka belirtilmiştir (Aydın, 2009:94). Ancak bu sözlükte o dönem metinlerinde geçen ve Türkçeleşmediği kabul edilen yabancı kökenli sözcüklerin çoğuna yer verilmemiştir. Kısacası bu sözlükte Arapça, Farsça, Sanskrit, Soğdca, Çince sözcükler pek yer almaz (Ölmez, 1994:97).
 
Yaklaşık on bin madde başından oluşan eserde önce ünlülerle daha sonra da ünsüzlerle başlayan sözcüklere yer verilmiştir. Sözlük alfabetik olarak değil hece düzeniyle sıralanmıştır. Önce ünlüyle başlayan sonra da ünsüzle başlayan sözcükler ele alınmıştır: a, e, ı, i, o, ö, u, ü, b, ç, d/t gibi. Örneğin “b” maddesinde sırasıyla ilk şu sözcükler yer alır: ba, be, bi, bu, ba-, bıç-/biç-, baça, poçı, baça-, bıçtur- vb (Ölmez, 1994:97). Clauson’un Mal. kısaltmasıyla verdiği ilk rakam Malov 1952’deki yazıt numarasını, ikinci rakam ise yazıttaki satırı göstermektedir. Clauson’un verilerinin ardındaki parantez içerisine yazıtın bugün belirlenen numarası ve adı yazılarak okuyucuya kolaylık sağlanmaya çalışılmıştır. Clauson’un verdiği üst üste iki nokta (:) sözcükteki uzun ünlünün varlığını işaret etmektedir. Bu bakımdan üst üste iki nokta hangi sesin sonunda bulunuyorsa o ünlünün uzun olduğu anlaşılmalıdır. Clauson’un ünlü uzunluğunu gösteren üst üste iki noktası ile karışması endişesiyle madde başları yazılırken sözcüğün sonuna üst üste iki nokta işareti konmamış, sözcük sadece koyu harflerle yazılmıştır (Aydın, 2009:95).
 
3. Tarihi ve Etimolojik Türkiye Türkçesi Lugatı-Andreas Tietze
 
 
Andreas Tietze’nin Tarihi ve Etimolojik Türkiye Türkçesi Lugatı, altı cilt ve bir indeks olmak üzere yedi cilt olarak planlanmıştır ve Simurg Yayınları’ndan 2002 yılında ilk cildi (A-E) çıkmıştır. 2003’te vefat eden Andreas Tietze’nin sözlüğünün ikinci cildi (F-J) ise 2009’da yayımlanmıştır. Ord. Prof. Andreas Tietze, hem sözcüklerin kökenleri hem de tarihsel kullanımları hakkında açıklayıcı özel bölümlerle gerekli tüm bilgiyi sunmuştur (Sezer, 2003). Sözlükte Türkçe üzerine yapılmış filolojik, tarihsel ve kıyaslamalı çalışmalar kapsamlı olarak kullanılmıştır. Tietze, Türkçenin tarihi ile ilgili pek çok bilimsel çalışmayı taramış ve değerlendirmiştir (Sezer, 2003).
 
Tietze, eserinde Türkiye Türkçesine ağırlık vermiştir. Sözlükte ara sıra Azerî Türkçesinden söz edilmişse de Türkmence, Özbekçe, Tatarca, Kırgızca, Kazakça gibi diyalektler ihmal edilmiştir. Ayrıca, sözlükte Türkiye Türkçesine komşu dillerden geçen çok sayıda sözcük mevcuttur. Özellikle Arapça ve Farsçadan alıntılanmış sözcükler azımsanamayacak sayıdadır. Bunun yanında sözlükte Rumca ve Ermenice kalıntılara da rastlamak mümkündür (Eren, 2005:17).
 
Eserde, sözcüklerin ana kaynakları ve zaman zaman da ara dönemlerde geçirdiği değişiklikler verilmiştir. Anadolu Türkçesinin öncesine giden durumlarda ise kaynaklar gösterilmiştir. Bunlar kimi zaman metinlere, kimi zaman da o sözcüğün etimolojisini işleyen bilimsel makalelere gönderme yolu ile yapılmıştır. Bu açıklamalar arasında sözcükle ilgili sesbilimsel (fonolojik) bilgiler de zaman zaman verilmiştir (Sezer, 2003). Ayrıca sözlükte, yapım ekleri ve Türkçede sözcük yapımı hakkında bilgiler de mevcuttur. Örneğin sözlükte çeşitli maddelere eklenmiş paragraflarda belirli eklerle yapılan sözcük türevleri hakkında aydınlatıcı bilgi verilmiştir. Yalnız birinci ciltte geçen sözcüklerden seçilmiş örneklerin verildiği bu açıklamalar için sözlüğün başında bir döküm mevcuttur ve hangi türevlerin hangi maddelere ek olarak verildiği de gösterilmiştir (Sezer, 2003). Çalışmayı hazırlarken Tietze, özellikle çağdaş Türkiye Türkçesinden birçok metni tarayarak örnek cümleler almış, kelimelerin etimolojileriyle ilgili olarak görüşler ileri sürmüş, gerekli gördüğü yerlerde ise bilhassa Clauson’un sözlüğü olmak üzere diğer etimolojik sözlüklere başvurmuştur (Güner, 2006:80).
 
Eserin açıklama dili, sunumu ve imlâsında bazı sorunlar göze çarpmaktadır. Bunlardan biri, açıklayıcı gramer terminolojisinin çeşitli dillerden oluşmasıdır. Örneğin, İngilizceden backformation, hypercorrection, interdental, spirant, sonorization, vb; Latinceden apelletivum, alfa privativum, participium passivum, accusativum, nomina, syntagma, teneus, vb; Türkçeden fonolojik hususiyetler, sıfat eki, isimlerden sıfat yapan ek, küçültme eki, geçmiş zaman fiil sıfatı, vb. terimler sözlükte yer almaktadır. Ayrıca tabu sözcüklerle ilgili açıklamaların doğrudan Almanca verilmiş olması da bir sorun teşkil etmektedir (Sezer, 2003).
 
4. Türk Dilinin Etimoloji Sözlüğü-İsmet Zeki Eyuboğlu
 
İsmet Zeki Eyuboğlu’nun Türk Dilinin Etimoloji Sözlüğü adlı eseri, 1988’de Sosyal Yayınları tarafından basılmıştır. Aşağıda bu sözlüğün önsözünden bir bölüm aktarılmıştır:
 
Çalışmamızda, kendimize göre, bir yöntem uygulayarak, iki ilke benimsedik. A) Doğal varlıkların çıkardığı seslerden kurulu sözcükler (Türkçe sözcükler), B) Başka dillerden Türkçeye geçerek değişen ya da olduğu gibi kalan sözcükler (yabancı kaynaklı sözcükler). Birinci bölüme girenler kışkırtmak, böğürmek, uğuldamak, çağlamak, çınlamak gibi sözcüklerdir. Bu tür sözcüklerin açıklanışında, başka bir görüşü benimseyenlerin izini sürmediğimiz gibi kaynak arama gereğini de duymadık. İkinci bölüme girenler ise nereden geldiği çok açıkça bilinen sözcüklerdir. Sözgelişi mendil, kalem, defter, destek, fener, lamba, günlük, kâse, çekiç gibi. Bunlar için de kaynak arama gereğini duymadık. Bugün kimse çıkıp kalas, damacana, kandil, iskemle, iskelet gibi sözcüklerin açıklanışında araştırıcıyı kaynak gösterme gereğinde bırakmaz. Araştırı bu sözcüklerin geldiği dilleri biliyorsa, başkalarının tanıklığına başvurması işi uzatmaktan öte bir anlam taşımaz. Farsça bilen bir kimse duvar, dost, düşman, ney, şamdan sözcüklerinin Türkçeye nereden geldiğini anlamakta güçlük çekmez” (Eyuboğlu, 2004:12).
 
Bu eser birçok Türkolog tarafından şiddetle eleştirilmiş ve ciddî bilimsel yazılarla tenkit edilmiştir. Örneğin Prof. Dr. Talat Tekin Türk Dilinin Etimoloji Sözlüğü adlı makalesinde bu eseri değerlendirdikten sonra şöyle bir sonuca ulaşmıştır: “Sayın Eyuboğlu’nun kaleme alıp yayımladığı bu sözlük son derece ‘amatör işi’ bir yapıt olduğundan ‘fahiş’ yanlışlarla doludur. Bu nedenle kullananlara yararı değil, ancak zararı olabilir. Öte yandan, yanlışlarla dolu olmasına karşın bu yapıt yine de hiç yararsız sayılamaz. Çünkü Sayın Eyuboğlu’nun bu yapıtı, hiç değilse, genel dilbilimi ile Türk dilbiliminin abecesi sayılan temel bilgilerden bile yoksun bir kişi günün birinde Türk dilinin etimolojik sözlüğünü yazmak gibi çok güç bir işe girişir ya da kalkışırsa bunun nasıl tam bir başarısızlıkla sonuçlanacağını açıkça göstermektedir” (Güner, 2006:80). Prof. Dr. Hasan Eren, Eyuboğlu’nun sözlüğünü amatör olarak nitelemiş ve eserin kaynaklar bakımından eksik olduğunu belirtmiştir. Ayrıca sözlükte yer alan kimi sözcükleri örnek göstererek etimolojik açıdan saptadığı yanlışları ortaya koymuştur (Eren, 1988:273).
 
5. Türkiye Türkçesindeki Türkçe Sözcüklerin Köken Bilgisi Sözlüğü-Tuncer Gülensoy
 
Tuncer Gülensoy’un Türkiye Türkçesindeki Türkçe Sözcüklerin Köken Bilgisi Sözlüğü adlı eseri, 45 yıllık birikiminin sonucu olduğu kadar Sevan Nişanyan ve Hasan Eren’in etimolojik sözlüklerinin de bir sonucudur. Köken Bilgisi Sözlüğü, bazı çalışmaların, daha sonraki çalışmaları nasıl “tetiklediğini” göstermesi açısından tipik bir örnektir. Gülensoy, Nişanyan’ın sözlerinin kendisini “bu konuda tetiklediğini” ön sözde açıklıkla ifade etmiştir:
 
Aslında, Sevan Nişanyan’ın Sözlerin Soyağacı “Çağdaş Türkçenin Etimolojik Sözlüğü” (İstanbul, 2002) adlı sözlüğünün girişinde yazdığı ‘..... yaşayan Türkçenin ciddi ve yeterli bir etimolojik sözlüğünün yapılamamış olması, başlıca iki sebebe dayandırılabilir. Bu sebeplerin birincisi Türk Dil Kurumu ve ardıllarının malum ideolojik yaklaşımı ise, ikincisi Türk dili çalışmalarının bugüne dek genellikle Türkoloji disiplininin dar sınırları içinde ele alınmış olmasıdır. Oysa çağdaş Türkçenin kelime hazinesi içinde dar anlamda Türkî unsurun payı %15 veya %20'yi aşmaz.....’ sözleri, beni bu konuda tetikledi. Nişanyan’ın kendi ‘malum ideolojisi’ ile yazdığı bu haksız ve dayanaksız sözler beni gerçekten üzmüştü. Ana dili ‘Türkçe’ olmayan bir ‘dil heveslisi’nin kaleminden çıkan bu sözlere bilimsel yöntemlerle hazırlanmış bir sözlük yazarak yanıt vermek, ona bilmediği Türkçenin varsıllığını, güzelliğini ve kirlenmemiş biçimini öğretmek gerekiyordu” (Gülensoy, 2007:9).
 
Gülensoy, Eren’in sözlüğündeki bazı eksiklerin de “kendisini ve Türkolog meslektaşlarını oldukça rahatsız ve huzursuz ettiğini” belirtmiştir. Sadece ön sözde değil, baştan sona eseri incelediğiniz zaman, anılan sözlüklerdeki görüşlere Gülensoy’un sık sık cevaplar verdiği görülmektedir (Gülensoy, 2007:9).
 
Sözlük, Türkiye Türkçesinde, Gülensoy’ca Türkçe kökenli kabul edilen bütün sözcükleri içine almış ve çok zengin ağız malzemesiyle de desteklenmiştir. Gülensoy tarihî ve yaşayan Türk lehçelerine de uzanmıştır. Hatta sık sık Moğolcaya da başvurmuştur. Başlangıçta karışık gibi görünen sözlük, içine girildikçe kendini ele vermektedir. Kelimenin anlamından sonra koyu harflerle etimolojisi, sonra sırasıyla tarihî lehçelerdeki, Anadolu ağızlarındaki ve diğer lehçelerdeki biçimleri gösterilmiştir. Varsa Moğolcadaki dengi ve diğer dillerdeki biçimlerine de yer verilmiştir. Özellikle Türkçeden Zaza ve Kuman ağızlarına geçen şekiller de eserde hayli yer tutmaktadır (Ercilasun, 2008).
 
Gülensoy, bazı maddelerde, iri ve koyu harflerle yazılmış “YANLIŞTIR” uyarısını kullanmıştır. Bu uyarıların da yer aldığı kutucuklar eserin en dikkate değer bölümcüklerindendir. Kutucuklarda, sözcük hakkında daha önce yapılmış etimoloji denemeleri, sonra da Gülensoy’un görüşü verilmiştir. Önceki denemeler için de sık sık YANLIŞTIR uyarısı kullanılmıştır (Ercilasun, 2008).
 
6. Türk Dilinin Etimolojik Sözlüğü-Hasan Eren
 
Türkçenin etimolojisi üzerine Türkiye’de yayımlanmış en önemli sözlüklerden biri Hasan Eren’in hazırladığı Türk Dilinin Etimolojik Sözlüğü’dür. Uzun yıllar etimoloji alanında yayımladığı makaleleriyle tanınan Hasan Eren’in bu sözlüğünde eski ve yeni kelimeler yer almaktadır. Bunlardan başka yerel ağızlarda yaşayan sözler de değerlendirilmiştir. Etimolojisi yapılan kelimelerde öncelikle diğer araştırmacıların görüşleri ortaya konulmuştur. Maddelerde eski kaynaklarda geçen belli başlı veriler de gözden geçirilmiştir. Böylelikle dilimizde kullanılan sözlerin kökeni ve geçmişi üzerine toplu bilgi verilmeye çalışılmıştır. Aynı zamanda eski ve yeni diyalektlere ilişkin bilgi verilmekle yetinilmeyerek kelimelerin bu diyalektlerde geçen anlamdaşları üzerinde de durulmuştur (Güner, 2006:79).
 
Sözlükte madde başı olarak verilen sözcüğün Eski Türkçedeki, Orta Türkçedeki, Çağataycadaki, Eski Kıpçakçadaki vb. şekillerine uzanılmıştır. Ayrıca sözcüğün diğer Türk lehçelerinde ve ilişkide bulunulan diğer dillerde ne şekilde ve hangi anlamda kullanıldığı da gösterilmiştir (Güner, 2006:79). Ayrıca sözlükte komşu ve yabancı dillerden alınmış kimi sözcükler de incelenmiştir. Bunun yanında, Türkçenin komşu dillere verdiği sözcüklere de yer verilmiştir. Kökeni belli olmayan sözcüklerin de yer aldığı sözlükte, diğer eserlerden farklı olarak madde sonlarında sözcükle ilgili belli başlı bilimsel etimolojik çalışmalar da araştırmacıların dikkatine sunulmuştur (Kabataş, 2000:300).

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Popular Posts