Beynimiz Ve İkinici Lisan
İnsan vücudunun en sırlı ve kompleks organı olan beynin hergün yeni bir fonksiyonu ortaya çıkmasına rağmen, hala muhteşem bilinmezliğini sürdürüyor.
Beyin ve öğrenme ile ilgili en son araştırmalara göre çocuklar ve yetişkinler, lisan öğrenirken, beynin ‘Broca’ bölgesinin farklı kısımlarını kullanırlar,
Karl Kim, 10 yıl önce delikanlılık çağındayken Kore’den Birleşik Devletlee göç ettiği zaman, zor günler geçirmiş ve bu en zor günlerinde Ingilizce öğrenmişti. Bugün lngüizce’yi akıcı bir şekilde konuşmaktadır. 0, beynin ikinci bir lisana nasıl uyum sağladığını son zamanlarda eNne geçen bir fırsatla anlamıştı.
Karl Kim, nörolog Joy Hirsch’in New York’ta, “Memorial Sloan-Kettering Cancer Center” daki laboratuvarında master öğrencisidir. Kim ve Hirsch, yaptıkları son çalışmalarla, çocukların ve yetişkinlerin, ikinci bir lisan öğreniminde beyinlerinn aynı bölümlerini kullanmadığını tespit ettiler.
İki lisan konuşabilen insanları iki grup altında toplayan bu araştırmacılar, deneye tabi tuttukları insanlar üzerinde manyetik rezonans aletini kullandılar. Gruplardan biri, ikinci bir lisanı çocukken öğrenenlerden, diğeri ise, Karl Kim gibi, ikinci lisanlarını sonradan öğrenenlerden teşkil edilmişti. Kim ve Hirsch beynin hangi kısımlarının daha çok kana ihtiyaç duyduğunu ve bu sebeple daha aktif olduklarını, üzerinde çalıştıkları insanları MRI tarayıcısına yerleştirdikten sonra anladılar: Her iki gruptakı ınsanlara,dün ne yaptıkları hakkında düşünmeleri için sorular soruldu. Sorular önce bu insanların bildikleri birinci dilde (yani anadillerinde) daha sonra ise diğer dilde soruldu. (Deneye alınanlar manyetik rezonans görüntüsünün bozulmasına yol açabileceği için başkaları tarafından duyulabilecek bir şekilde konuşmadılar.)
Araştırma neticesinde Kim ve Hirsch, beyinde özelleşmiş iki dil merkezi buldular. Bunlardan biri konuşmayı idare ettiğine inanılan beynin sol frontal (alın) kısmında bulunan ‘Broca’ bölgesi, diğeri ise dilin ifade ettiği manayı anlamamızı sağlayan beynin occipital (arka) kısmında bulunan ‘Wernicke’ bölgesi idi. Kim ve Hirsch, her iki grup insanların da hangi dili konuştuklarının önemi olmaksızın ‘Wernicke’ bölgesinin aynı yerlerini kullandıklarını buldular. Buna karşın ‘Broca’ bölgesinin kullanımı ise, ‘Wernicke’ bölgesinden farklı idi. Çocukken ikinci bir lisan öğrenenler her iki lisan için de, yani hem anadilleri ve hem de öğrendikleri ikinci lisan için,’Broca’ bölgesinde aynı yeri kullanmaktaydılar. Fakat ikinci bir lisanı sonradan öğrenenler, öğrendikleri bu ikinci lisanları için ‘Broca’ bölgesinde farklı bir yeri kullanıyonlardı. Yani araştırmaya göre çocukken öğrenilen ikinci bir lisan, çocuğun anadiliyle birlikte beyindeki aynı merkezden yönetildiği için, akılda daha aktif bir şekilde kalmaktaydı.
“Gelişme süreci arttıkça dil öğrenimi ve iletişimi zorlaşmaktadır.” Hirsch bu farkı nasıl açıklıyor?
Hirsch bu konuda, “Beynin aynı bölgesinde bulunan dillerin, dil yapıları ve seslerinin birbirine geçmesi, yani karışması mümkündür.” diyor. İkinci bir lisanın sonradan öğrenilmesi durumunda ise anadilin iletişim bağları tamamlanmış olduğundan, yeni bir dilin idaresi, yeni sesler ve dil yapılarıyla, beynin farklı bir bölgesinde yapılmaktadır.
İkinci bir ihtimal ise; yetişkinken öğrenilen bir lisanın, çocukken çok daha farklı bir şekilde öğrenilebildiğidir. Hirsch bu konuda, bir çocuğun dil öğrenmesi takip edilirse bunun, daha çok dokunma duyusuyla algılanabilen, daha çok işetmeyle alkalı ve daha çok görmeye dayalı olduğu dolayısıyla beyne yüklenen bilgilerin de farklı olacağı tespitini yapmakta ve bunun da bir lise sınıfında oturarak dil öğrenmekten çok farklı olacağını belirtmektedir.
İleride, yedi-sekiz lisanı rahatlıkla konuşabilen insanların beyinleri üzerinde yapılacak çalışmalar, beynimizin yapısını ve onu Yaratanın Kudreti’ni anlama adına daha çok öğreneceimiz şeyin olduğunu gösterecektir.
Kaynak: Discover (October 1997)'den
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder